Bu köşede, yıllar öncesinden başlayarak,
Türkiye'nin en "kapalı kutu" kurumu olan
TSK'nın ve onu yöneten
Genelkurmay Başkanlığı'nın basına karşı ayrım gözetmeden "şeffaflaşması"nı ve düzenli bilgi akışı sağlamasının gereklerini anlatmıştım. Bunu bizzat hem bir önceki genelkurmay başkanına hem de birkaç kuvvet komutanına da söylemiştim.
Yeni Genelkurmay Başkanı Org.
İlker Başbuğ'un, göreve geldikten kısa bir süre sonra basınla ilişkileri yeniden düzenleyici ve normalleştirici yönde attığı son adımları olumlu buluyorum.
Çuval olayı, Şemdinli davası veya sınırötesi harekat gibi gelişmeler (ve diğerleri) bize gösterdi ki, düzenli ve her türlü soruya açık bir bilgilendirme mekanizması,
Türkiye'de basının da daha sağlıklı bir habercilik yapmasına yardımcı olacak. Soruya kapalı, bilgi saklayan bir kurum (veya kişi) kendisi hakkında söylenti, dedikodu ve dezenformasyona hedef olagelmiştir. Tarih bize hep bunu söyler.
Bu nedenle 24 saat basına servis, haftalık bilgilendirme toplantıları olumludur ve kalıcı olmalıdır. Böylece sorular havada kalmayacak, internet sitesindeki kısa açıklamalardan binbir anlam çıkarılmayacaktır.
Başbuğ'un "bundan böyle basın yığınağı önünde kameralar karşısında hemen hiç konuşmam" taahhüdü de alkışlanmalıdır.
Başbuğ'un "Bana paşam, komutanım demeyin" uyarısı da son derece isabetlidir. Bu modern adım,
Türkiye'de kimi gazetecilerde görülen, rahatsız edici, bizim mesleği aşağılayıcı "yaltaklanma" geleneğine de son verebilir.
Adımlar olumlu, ama gördüğüm eksikleri de eklemeliyim:
- 40 kadar ulusal, 1000'in üzerinde periyodik yayının, yüzlerce kanalın olduğu
Türkiye'de akreditasyon ne yapsanız sınırlı olmak zorunda.
Genelkurmay "etiğe saygı" gibi subjektife kayabilecek bir ölçüt yerine, tiraj ve rating sıralaması üzerinden mümkün olduğunca çok sayıda haber kuruluşunu (tirajı 30 bin üzerinde olan gazetelerin tümünü) akredite etmelidir.
- Donanımlı savunma muhabirleri, evet, bizde bir ihtiyaçtır, eksikliktir (bu esas olarak TSK'nın "kapalı kutu" olmasından kaynaklanmıştır). Ama donanımın yanında kuşkucu olmak, eleştirel soruları da sorabilen bir meslek anlayışına sahip olmak, buna "müsaade etmek" de gerekir.
-
Türkiye'nin en büyük basın meslek örgütü
TGC ile temasta olmak da olumludur. Ancak,
Basın Konseyi, Zaman gazetesi dışında sadece Doğan Medya Grubu tarafından, o da "kerhen" kaale alınmaktadır. Bir yaptırım gücü yoktur. O nedenle
TSK'nın şikayet ve eleştiriler için, basın yayın kuruluşlarının varsa okur ve izleyici temsilcilerini (ombudsmanları), yoksa da doğrudan genel yayın yönetmeni veya yazı işleri müdürlerini muhatap alması doğru ve etkili olacaktır.
Yayın tarihi: 22 Eylül 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/22//haber,CD0C6FCE795B437FA5F66008B84BC456.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.