Risk yönetimi deyip geçmeyin!
Türkiye olarak risk yönetimi konusunu bilmiyoruz.
Bu kavrama yabancıyız.
Risk yönetiminin en önemli özelliği,
"şeffaflığı şart koşuyor" olması.
Türkiye gibi ekonomisi
yüzde 50 kayıtdışı olan bir ülkede şeffaf olmak o kadar kolay mı?
Elbette değil!..
O halde ülke olarak risk yönetimini nasıl öğreneceğiz? Yeni yasama döneminde
TBMM'ye gelmesi beklenen
Türk Ticaret Kanunu taslağı galiba yeni dönemin habercisi olacak. Taslak iki açıdan önemli.
Birincisi, risk yönetimini halka açık şirketlerde zorunluluk haline getiriyor.
İkincisi, halka açık olmayan şirketlerde denetçi raporunun sonucuna bağlı olarak risk yönetimi komitesini zorunlu kılıyor.
Sakın,
"Ne var bunda?" demeyin! Taslak, tüm yöneticilere çok ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Sonuçta yöneticilerin, şirketlerin, bankaların, sivil toplum kuruluşlarının iç denetimi sağlamaları gerekiyor.
İç denetim demek "güvence" demek. Yani,
"Suiistimale karşı sıfır tolerans!" Türkiye için az şey mi? Üstelik bu söylem İngiltere Hükümeti'nin fonu olan
DFİD'ye ait ve hibe olarak sürdürülebilir kalkınma, yoksulluğun azaltılması, insan hakları konusundaki çalışmalara destek için kullanılıyor.
Bu fon İngiltere Gelir İdaresi
Kraliçe Elizabeth'e bağlı olduğu için Kraliçe'ye bağlı. Sık sık denetleniyor. Kısa bir süre önce fon, ABD'de insan hakları konusunda yapılan bir çalışmanın denetimi için bir ekip kurmuş.
Türkiye'den 34 yaşında bir denetçiyi davet etmiş. Merkezi Ankara'da olan
RSM Bentley Jennison Denetim Şirketi ortaklarından
Ömer Ünsal, şimdi DFİD, dolayısıyla Kraliçe'yi denetliyor.
Bugünkü Tüm Yazıları
İngiltere Kraliçesi'nin fonunu denetleyen Türk!
Yayın tarihi: 18 Eylül 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/18//haber,58924C98135F43EF8E929B924DA39F8B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.