GEÇEN hafta iki ayrı dizide icra konusu işlendi. Yaprak Dökümü'nde Şevket'in bankaya olan borcu nedeniyle Ali Rıza Bey'in evine icra geldi. İcra nedeniyle kapısına dayanılan bir başka kişi ise Star'daki Son Ağa oldu. Ali Rıza Bey, Fikret'in kayınvalidesinden alınan para ile kurtulurken, "Çok şükür eşyalarımızı götürmediler ama onurumuzu, gururumuzu götürdüler" dedi. Eminim bu sözler, çeşitli nedenlerle evlerine haciz gelen, kredi kartı kullanma hakkını kaybeden ya da maaşlarına temlik konulan pek çok kişiyi derinden yaralamıştır. Tamam, insanlar mutlaka borçlarına sadık kalmalı, ayaklarını yorganlarına göre uzatmalı. Hele ki Ali Rıza Bey gibi memuriyet hayatı boyunca şerefiyle, gururuyla yaşamayı şiar edinmiş biri için eve icra gelmesi utanılacak bir şey... Ama kader bazen hayat sahnesindeki oyuncularına hiç de beklenmedik roller biçebiliyor. En dürüst kişiler bile iyi niyetle kefil oldukları insanlar yüzünden "icralık" olabiliyorlar. Bu tür olayları "onursuzluk, gurursuzluk" olarak nitelemek, zaten borç-harç altında inim inim inleyen bu ülkenin ekonomiden mağdur vatandaşlarına ikinci bir darbe oluyor. Yarısı borç batağında yüzen bu ülke insanına dizi yaparken, onları tehlikeli bunalımlara sürükleyecek bu denli "keskin" ifadelerden kaçınmak gerektiğini düşünüyorum. Ha; bir de unutmadan... Ali Rıza Bey, kızı, diğer kızının kocasına kaçtığında "Gururumuz, onurumuz gitti" diye bir cümle kullanmamıştı yanlış hatırlamıyorsam...
Yayın tarihi: 18 Eylül 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/18/gny/haber,584B0768D57D4AD796F3E2C558547544.html
Tüm hakları saklıdır.