Yatağan Termik Santrali'nde 1905 yapımı, yani 105 yaşındaki bir telefonun hiç arıza yapmadan hala iç iletişimde kullanılması haber değeri taşıyan bir olgudur.
Çünkü toplumlar
"işe yaramak" ile
"eskimiş olmak" arasında genellikle yanlış ilişkiler kurarlar. Bunu
"Genç bir topluma sahibiz" diye övünenlerin söylemlerinde de görmez miyiz?
Eğitimsiz, bilgisiz, hafızasız ve yoksul ama genç bir nüfus ortalamasına sahipseniz, bu sizin için itici güç değil, engeldir aslında.
Tarihin bir dönemine kadar en büyük enerji kaynağı gerçekten genç insanların beden güçleriydi. Sömürgeciler bu nedenle 150 yıl Afrika'nın kanını emdiler. Bahtsız kıtadaki 12 ile 30 yaş arasındaki insanları gemilere doldurup, esir olarak pazarladılar.
Aynı şekilde Amerika'nın iki yakasını bağlayan demiryollarını da Çinli gençler inşa etmedi mi?
Ama bu çağ,
"Bilgi ve iletişim çağı"dır.
Buhar gücünün yarattığı
"Sanayi devrimi" bile tarih oldu.
Şimdi insanlığın itici gücü
"Bilgi" dir ve bu bilginin paylaşılmasıdır, iletilebilmesidir.
Şöyle bir düşünün.
Bir toplulukta bir fıkra anlatıldığı zaman hemen herkes güler.
Sonra da büyük çoğunluktan aynı tür tepkiler gelir:
- Ben nedense hiç hatırlamıyorum dinlediğim fıkraları... Dün akşam yediğim yemeği bile hatırlamıyorum ben! Unutulmayanlar Aynı topluluktaki Fenerbahçeli ve Galatasaraylı taraftarlar ise, bir yandan fıkraları ve hiçbir şeyi hatırlamadıklarından ötürü yakınırlarken, tuttukları takımların bundan 50 yıl önceki karşılaşmalarında atılan golleri de, atan oyuncuları da hiç unutmazlar.
Genellikle de, yazılı hafızanın olmamasından kaynaklanan unutkanlıkların yaşa bağlı olmadığı düşünülmez.
Gençlerin hafızalarının güçlü olduğu, yaşlandıkça hafızanın zayıfladığı vurgulanır.
Oysa
"Bilgi" yaşa bakmaz.
Yaşlı ve cahil ya da genç ama bilgili insanlarla karşılaştığınızda bu gerçeğin doğruluğunu anlarsınız.
Teknolojik araçların yeni veya eski olması da, onların kullanım biçimlerine pek yansımaz.
Son model ve otomotiv teknolojisinin en ileri buluşları ile donatılmış bir otomobilin direksiyonundaki sürücü sinyal kolunu hiç kullanmıyorsa, trafik ışıklarına aldırmıyorsa, kurallara uymuyor ve trafikte kendisinden başka kimse yokmuş gibi davranıyorsa, o otomobilin yeni ve ileri bir araç olmasının ne anlamı vardır?
Eski olsa bile... Yatağan'daki 105 yaşındaki telefonla konuşan teknisyenler, çevrenin kirlenmemesi ve santralden azami randımanın alınması amaçlı konuşmalar yapıyorlarsa, o telefonun eski veya yeni olması önemli değildir.
Buna karşı 3'üncü kuşak cep telefonları ile konuşanlar, darbe planlarını birbirlerine aktarıyorlarsa... İnterneti kullanarak bankalar soyuluyor, kişilerin özel hayatları teşhir ediliyorsa...
"Buhar gücü insan gücünün kaldıracı, bilgisayar ile telefonun birlikteliği de beyin gücünün kaldıracıdır" diyenler, bu aygıtların kullanımının böylesine yozlaştırılması karşısında, acaba ne derlerdi?
Bu açıdan baktığınızda
"Demokrasi" de
"İnsan hak ve özgürlükleri" de eski kavramlardır.
"Siyaset" ise daha da eski bir olgudur.
Siz bütün bunlara
"Kim kimle kavga edecek" veya
"Kim kime hangi lafı sokuşturacak" açısından bakarsanız, demokrasi de, siyaset de bir anda köhneyiverir.
"Hafıza zayıflığı" ile
"Bilgisizlik" arasındaki ilişkiyi yanlış değerlendiren toplumlar ise, kullanma fırsatı buldukları en son araçları da, kurumları da, çok kısa sürede eskitirler.
Kamplaşmalar, ideolojik kan davaları, önyargılar ve saplantılar arasında yıllar ziyan edilir.
Yayın tarihi: 14 Eylül 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/14//haber,0485E8AE4CB348E58D02CD6DC19E3B2B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.