Laf bitmemiş, eksik bırakmışız... Hani gelecek yıl
"okul önlüğü" kalkacak, fakat her okul yönetimi kendi gustosuna göre çocuklara gene bir üniforma giydirecekti ya, oğlanlara lacivert pantolon, kızlara lacivert etek, sözgelimi... Biz de
"o zaman önlüğü kaldırmanın ne anlamı kalıyor" diye sormuştuk...
Çeşitli giyim biçimleri için Internet'te oylama yapılacakmış. (Okula giden çocuğun var ama Internet bağlantın yoksa, söz hakkın da yok.)
Milli Eğitim Bakanı,
"serbest kıyafete" karşıymış. Yeni giysilerle çocuklar kendilerini rahat hissedeceklermiş ama
"disiplinden de taviz verilmeyecekmiş" ...
Aman, sakın vermeyin! Diziplin und Ordnung!
Bu çok belli, dün gazetede okudum: Havalar sıcak gidiyor ya, böyle günlerde (eylül ve mayıs gibi), öğrencilerin kravatlarını gevşetmelerine izin verilecekmiş!
Kızlara ne yapılacak, onlar da eteklerini başlarına mı kaldıracaklar, ay aman üf püf?
Askerde canın isteyince yaka düğmesi açmak yasaktır, bilirsiniz, düğme emirle açılır, emirle iliklenir.
Tamam da, biz Bursa Işıklar Lisesi'nden değil, herhangi bir ilçenin herhangi bir dandik okulundan sözediyoruz...
Sivil öğrenci mi yetiştireceksiniz, askeri okul sınavına aday mı?
Üstelik serbest kıyafetle okula gelmek, velilerin elbise masrafını dört kat arttırıyormuş.
Ceket kravat ucuz, semt pazarından bir blucinle bir tişört, kışın da bir kazak, dört misli pahalı demek ki.
Fransa,
Almanya, İspanya yoksul oldukları için oralarda okul kıyafeti diye bir şey yok,
"disiplinsiz ülkeler" oldukları için de çocuklar okula
"rengârenk" gidiyorlar demek ki. Bir sabah herhangi bir Paris ilkokulunun kapısında durun bakın, aynı şeyi giymiş, aynı renge bürünmüş iki çocuğa rastlayamazsınız.
Zarar yok, biz
Avrupa Birliği'ne girdiğimiz zaman onları da
"zapt-ü rapt" altına alırız icabında!
Hatta şimdiden başladık bile... Aday olduk ya, şunlara şimdiden çeki düzen verelim: Didim'de bir okul varmış, bu okula çevreye yerleşmiş İngiliz ailelerinin çocukları da gidiyorlarmış. Tam otuz sekiz İngiliz yumurcağı.
Davis Bradley adında bir yumurcak törende direğe Türk bayrağı çekiyor, Paige Clarke adında bir yumurcak İstiklal Marşı söylüyor.
Bununla da kalmıyorlar, tam otuz sekiz İngiliz çocuğu hep bir ağızdan haykırıyor: Türk'üm, doğruyum, çalışkanım, yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!
"Bizden sonra" bunu azıcık değiştirmişler, birşeyler daha eklemişler galiba, Atatürk'e de gösterdiği yolda yürüneceğine dair söz veriliyor. İngilizler Atatürk'ün yolunda yürüyecekler, ilk fırsatta Kraliçe'yi de alaşağı edecekler herhalde.
Eh, hap kadar İngiliz çocuğunun varlığını Türk varlığına armağan etmeyi başarmış olan bizler mi, girince,
Avrupa Birliği'nin içine edemeyeceğiz?
İyi dersler arkadaşlar!
Yayın tarihi: 11 Eylül 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/11//haber,C6A8539A71454DDD85658EF9B4DBB8A8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.