Genelkurmay Başkanı Org.
İlker Başbuğ'un, bölgeye gezisi sonrası Diyarbakır'daki tanıdık bildik birçok kişi ile konuşuyorum.
Sözleşmiş gibi hepsi Org. Başbuğ'un, 19 sivil toplum örgütüyle yaptığı toplantıyı aynı cümleyle yorumluyor:
"Bu bir milattır..." Ardından gelen cümle daha dikkat çekici:
"Diyarbakır'da sivil toplum örgütlerinin rengi ortaya çıkmaya başladı; bundan sonra ayrışma hızlanır..." Renkten kasıt belli; sivil toplum örgütlerinin duruşu, olaylara yaklaşımı...
Çünkü yakın geçmişe kadar bölgede sivil toplum örgütlerinin kişisel duruş sergilemesi kolay değildi.
Bir bildiri yayınlanır, katılsın veya katılmasın altına adları sıralanırdı.
Şimdi anlaşılıyor ki bölgedeki tek renklik kaybolacak.
100 operasyona bedel Çünkü ilk kez sivil toplumla asker arasında hem de en üst düzeyde diyalog başladı.
Bu bir adım ötesini, bölgenin bütününde işbirliğini getirecektir. Nitekim Diyarbakır'daki toplantının bir gün sonra Van'a nasıl yansıdığı görüldü.
Halk, sevgi gösterisinde bulunmak için Org. Başbuğ ve komutanların önünü kesti.
Hem de birçok korkuyu yenerek...
Bunu anlamak için Org. Başbuğ'un halkla sohbeti sırasında etrafını saran gençleri görmek yeterli.
Neredeyse hepsi cep telefonu çıkarmış Org. Başbuğ'un resmini çekiyor.
Hatta bazıları fotoğrafı çektikten sonra mesaj yazmaya başlıyor.
Belli ki Org. Başbuğ'un fotoğrafını bir yakınıyla paylaşmak istiyor.
Yakın geçmişte bırakın Genelkurmay Başkanı'nın fotoğrafını mesajla yollamayı, askere gitmiş yakınının resmini cep telefonunda taşımak cesaret isterdi.
Bundan dolayı Org. Başbuğ'un bölge gezisi 100 operasyona bedeldi.
"Terörü siz bitirirsiniz" Ancak bundan sonraki süreç çok önemli...
Çünkü Org. Başbuğ,
"Dağdaki terör örgütünü ben bitiririm, ama terörü de siz; sivil toplum bitirirsiniz" tespitinin hayata geçmesi gerekir.
Yani bölgedeki üst düzey bürokrat ve komuta kademesinin de sivil toplum örgütlerine aynı yaklaşımı göstermesi lazım.
Yoksa bırakın sohbet etmeyi, bir sivil toplum örgütünün gönderdiği
"Göreviniz hayırlı olsun" çiçeğini geri çevirince, diyalog ve işbirliği sağlanmaz.
Veya bölge insanının tümüne birden
"terörist gözüyle bakarak" da soruna çözüm bulunmaz.
Bunun için var olan zihniyetin yıkılması,
"yerli esnaftan da güvenilerek mal alınır" anlayışının hakim olması gerekiyor.
Tabii bunun için ilk adım da bölge insanına düşüyor; onların da kendi evlatlarına
"düşman işgal gücü gibi" yaklaşmaması gerekiyor.
Sorun tabii bu noktada bitmiyor.
Teröre zemin hazırlayan ekonomik sorunlara da çare gerekiyor.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Mehmet Kaya'nın da anlattığı gibi, hafta sonu iznine çıkan 7 bin askerin harcamasıyla Silvan'da tüccar çarkını döndürüyordu.
Er Eğitim Alayı gitti, ekonomisi çöken Silvan büyük kentlere göç etti.
Gelecek hafta yapılacak terör zirvesinde bunlar masaya yatırılacak.
Ancak başta da söylediğimiz gibi ekonominin sağlıklı işlemesi de güven ve diyalogla olur.
Ondan sonrasının ne getirdiğini anlamak için de halkla iç içe yaşayan eski Bölge Valisi
Ünal Erkan'ın ve merhum Emniyet Müdürü
Gaffar Okkan'ın dönemlerine bakmak yeterlidir.
Yayın tarihi: 7 Eylül 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/07//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.