Türkiye'de kayıt altındaki konutların ancak yüzde 21'inin sigortalı olduğu, devlet arazisine yapılan tapusuz konutların hesaplanmasıyla bu oranın daha da düşeceği bildirildi.Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, DASK'ın fonları açısından güçlü, uluslararası piyasalarda etkinliği olan bir kurum olduğunu söyledi.
Bu yıl yapılan modellemeler sonucunda 1 milyar 150 bin avro değerinde koruma alındığını, öz kaynaklarla DASK'ın ödeme gücünün 2,4 milyar dolar civarında olduğunu dile getiren Serdar, deprem olması durumunda zararın bu kaynaktan rahatlıkla karşılanabileceğini ifade etti.
''Hedeflerimiz, poliçe adetlerini çoğaltmak,
Türkiye'deki tüm konut sahiplerini bu sigortaya çekmek ve onları sigortalamaktır'' diyen Serdar, sigorta yapmanın insanların öncelikleri arasında yer almadığını, topluma 'sigorta yapma bilinci' aşılamaya çalıştıklarını ifade etti.
''ZORUNLU DEPREM SİGORTASI SANILDIĞI GİBİ PAHALI DEĞİL''DASK'ın diğer sigortalardan farklı olduğunu, zorunlu deprem sigortasının sanıldığı gibi pahalı olmadığını söyleyen Serdar, şunları belirtti:
''En riskli bölgedeki (birinci derecede risk bölgesi) 100 metre kare betonarme bir konutun poliçesi için prim bedeli günlüğü yaklaşık 32 YKr'ye yani yıllığı 118 YTL'ye geliyor. DASK tarafından bir konut için metre karesine ve yapı tipine bağlı olarak azami 120 bin YTL'ye kadar teminat verilebiliyor.
Depremle yaşamak zorundayız. Meskenlerimizi sigorta teminatı altına almak gibi bir sorumluluğumuz var. Tapu belgelerimizin yanında Zorunlu Deprem Sigortası poliçemizin bulunması yararımızadır. Sigorta sistemi deprem hasarının karşılanabilmesi için en etkin yoldur. Bu bütün dünya uygulamalarında da böyledir.''
Serdar, ortalama olarak bugüne kadar yaptıkları poliçelerde teminat olarak 50 bin YTL verdiklerini, prim olarak ise 93 YTL tespit edildiğini dile getirdi.
KAÇAK KONUTU MEŞRULAŞTIRMA ÇABALARIYaratılan sistemin insanların yararına olduğunu ileri süren Serdar, 1999 yılı Marmara Depreminin ardından pek çok verginin gündeme geldiğine ve bir kısım vergilerin hala devam ettiğine, konut sahibi olanların da olmayanların da bu vergileri ödediğine dikkati çekti.
Böyle bir sigorta yaptırılmasının ileride sürpriz olarak doğabilecek tüm vergileri önleme yönünde faydalı olacağını söyleyen Serdar, bu sigorta sisteminin yalnızca ev sahiplerinin değil, kiracıların da yararına çalışan bir sistem olduğunu savundu. Serdar, şöyle devam etti:
''Ülkemizde yüzde 21 oranında sigortalı konut var, ancak konut sayıları sağlıklı değil. Kaçak olan konutlar da tespit edilirse bu oran düşecektir. Vatandaşın beyanına göre sigorta yapıyoruz. Kişi, evinin adres bilgilerini, metre karesini bildiriyor, biz de poliçe düzenliyoruz. Hasar oluştuğunda eksperlerimizin incelemesi sonucu doğru bilgiye ulaşıyoruz.
Bazı vatandaşlarımız da beyana göre poliçe düzenlememizi suiistimal ediyor. Kaçak yapısını sigortalatıyor, 'madem tapu verilmeyecek neden sigorta yapıyorsunuz' deyip tapu talep ediyor ve usulsüz durumunu meşrulaştırmak istiyor. Ancak, böyle bir şey olamayacağı için bu çaba boşunadır. Sistemimizde de kaçak yapılar kapsam dışıdır. Fark ettiğimiz anda kurumumuzu zarara uğratsa da poliçesini iptal ederek ödenen primi geri veriyoruz. Primi reasürans nedeniyle yurt dışına ödemiş olduğumuz ve geri alamadığımız için zarara uğruyoruz.''
Serdar,
Türkiye'de zorunlu deprem sigortası kapsamına giren konut sayısının yaklaşık 13 milyon olduğunu düşündüklerini, bu konutların da 2 milyon 800 bin adedinin sigortalı olduğunu sözlerine ekledi.
(AA)