2. Meşrutiyet, her şeyden önce Jön Türkler'in eserdir. Tanzimat döneminin Genç Osmanlılar'ından başlayarak devam eden değişim toplumu bu yeni kuşağın eline bırakmıştı. Jön Türkler bir genel isimdir. Olaylar onların oluşturduğu örgütler aracılığıyla biçimlenmiştir. Ana örgüt İttihat ve Terakki Cemiyeti'dir. Gerek Jön Türkler'in gerekse Cemiyet'in ne olduğunu anlamak onların entelektüel özellik ve birikimini anlamakla kabildir. Bu açıdan bakılırsa birkaç temel nokta üstünde durulabilir.
1. Bunların ilki bu insanların sahip olduğu
dünya görüşüdür . Jön Türk dönemi, 18891908 arasıdır ve Osmanlı İmparatorluğu'nun
materyalizmle karşılaştığı bir döneme denk düşer. Materyalizm, benim öteden beri '
dünyayı dünyanın bilgisiyle açıklamak' diye tanımladığım bir yaklaşımdır. Ne var ki, orada kalmamıştır.
Şükrü Hanioğlu'nun ne yazık ki Türkçesi yayınlanmamış çalışmalarında gösterdiği üzere bu anlayış
Almanya'da gelişen
vulgermaterialism (kabamateryalizm) yaklaşımıyla bütünleşmiştir. Giderek, o dönemde yayınlanan bazı kitapların verdiği ilhamlarla Tanrı'nın varlığını tartışmaya kadar varmıştır.Onunla da yetinmeyerek
August Comte'un
Pozitivizm felsefesini eksen almıştır.
2. Bu aslında Jön Türkler'in en genel biçimde
evrim kavramına ulaşmasıydı. Bu anlayışın arkasında bu yıl 150. yılı kutlanan
Darwin'in evrim teorisi kadar
Hegel'in ve
Marx'ın bu yöndeki yaklaşımları ve onların biçimlendirdiği
tarih anlayışından ilhamlar (doğrudan bir etkilenme şeklinde olmasa bile) vardı. 19. yüzyıl Batı'sı bu anlayışı geliştirmiş Jön Türkler de onları Osmanlı'ya nakletmişti.
3. Osmanlı-İslam kozmolojisi bu noktada değişiyordu. İlerlemek için
geriye gitmeyi öngören değil artık
ileriye gitmeyi zorunlu sayan bir
tarih anlayışına ulaşılıyordu.
İnanışa göre toplumlar tıpkı canlılar gibi evrilerek değişebilirdi. Aradaki fark bunun kendiliğinden olmamasıydı.
4. Toplum değişim-gelişme doğrultusunda bir
öncülük gereksinirdi. Dönüşümü toplumsal öncüler hazırlardı.
Toplumsal öncüler aydınlardı .
Jön Türkler kendilerini toplumsal öncüler ve tarihsel misyonerler olarak telakki ediyordu. Bir de aldıkları tıp eğitimi onlara toplumun bir organizma gibi '
iyileştirileceği' ve '
hastalıktan kurtarılacağı' düşüncesini ilham etmişti.
5. Bu görüşler 'güçlü ve doğru' olsa da yetersizdi. Uygulamaya koyulması
askerlerin devreye girmesinden sonradır. Onların olaylara el atmasıyla ve bir '
ihtilal' örgütlemeye başlamasıyla birlikte aydınlar katında biçimlenen bu görüşlerin somutlaştırılması söz konusu olmuştur. Bu uzun arayış ve buluş dönemi 1-T'nin ikinci kongresinde biçimlenmiş ve
askeri kuvvet olmaksızın bir ihtilalin yapılamayacağı karara bağlanmıştır. Böylece aydınlar ve askerler arasında yüz yıl devam edecek olan koalisyon yani
Tarihsel Blok kurulmuştur. 2. Meşrutiyet bu koalisyonun eseridir. Daha sonraki toplumsal oluşumlar da gene bu koalisyon tarafından biçimlendirilmiştir.
2. Meşrutiyet bu entelektüel ve organik yapı içinde biçimlendirilmiştir. O sırada
Rusya'da ve
İran'da gelişen devrimlerden de ilham almıştır. Ama kendisi nedir, daha sonra neleri doğurmuştur sorularını cumaya ele alacağım..
Yayın tarihi: 23 Temmuz 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/23//haber,B75FA0A856F646E0AFFB29B1CD39D88F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.