kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Parayla egzotizm almak

Bu ayın "zevk" dergileri geldi. Aslında dergi dediğimiz varlığın kendisi, Orhan Pamuk'un tabiriyle çok modern ve çok şehirli bir şey. İnsana farklı noktalardan farklı ufuklar açıyor. Bendeniz de her ay başında epey bir miktar dergiyi almazsam, sayfalarını karıştırmazsam rahat etmediğim gibi ay sonlarının bana en sıkıcı gelen yanı gazete köşklerinde yeni bir dergi bulamamaktır.
Nasıl, dünyanın en bayat, en kötü, hatta mekruh şeyi, bir akşam üstü o sabahın taze taze ele alınacak gazetesine bir yerde buruş buruş rastlamak ve onun sayfalarına eğilmekse (gece vakti o gazeteyi okumak için aynı şeyi söyleyemeyeceğim), gerçekten dünyanın en hazin şeylerinden birisi de bir ayın bitişine doğru yeni bir dergiyle karşılaşamamaktır diyebilirim. İşin kötüsü bizde bu beklentiyi bir ölçüde yatıştıracak haftalık ve heyecanla beklediğimiz bir dergi de yok. Tek çare ay başlarının taze boya kokusuyla yüklü dergilerine gömülmek.

Yalancı turizmle avlanmak
Bu ayki dergilere bakarken (onlara bakmak da ayrı bir tören gerektirir. Her dergiyi okumanın ayrı zamanı ve yeri vardır) bir şey dikkatimi çekti. İster moda, ister yemek, ister seyahat, isterse kültür dergisi olsun her dergide turizmle ilgili bir yan var .
Öteden beri hemen hemen hiç bakmadığım, daha doğrusu baksam da aldanıp baştan çıkmadığım bir konu turizmdir. Nedeni basit: küçücük bir fotoğraf basarlar. Bakarsınız dünyanın en cazip yeri gibi görünür. Uzun yollar aşıp varırsınız ki, hiçbir şey orada yansıdığı gibi değildir. Kendimi daima korurum o resimlerden. Gene bütün dergi sayfalarından taşan ve bana göre 21. yüzyılın küresel ısınmadan daha büyük faciası olan küresel turizm fotoğrafları her yandan patır patır dökülüp ortaya saçılınca aklım bambaşka bir şeye kayıverdi.

Doğu'nun yalancı egzotizmi
Avrupa'nın sömürgecilik tarihi görsellik üstünden yaşanmıştır. Batı kendi hayalinde kurduğu bir Doğu'yu kitaplara bastığı yalan yanlış fotoğraflarla somutlaştırmak istemiştir. Başarmıştır da. O hayale göre Doğu büyük göğüslü, kara gözlü, şehvetle dolu kadınlar, gene şehvetle dolu iri yapılı erkeklerden teşekkül etmiş "ilkel insanlar topluluğudur." Kentler de yansır o görüntülere ve böylece hepsinden önemlisi Doğu, "egzotik" bir yer olarak biçimlenir insanların kafasında. Evet, gerçekte olmayan egzotik bir mekan, bir dünya.

Yeni sömürgeciliğe alet olmak
Bu resimler yeni bir oluşumun yolunu açtı. Şimdi Oryantalizm (Şarkiyatçılık) diye bildiğimiz şey "olmayan" Doğu'yu tasarlamaktır. Ona anlamlar atfetmek, kendini onun üstünde bir yere yerleştirmektir. Bu tavır 1980'lerden sonra çok şiddetle eleştirildi. Hatta kınandı ve oryantalizmin yani başkasını, olmayan bir anlamdan hareket ederek daha düşük değerde görmek sadece şarkiyatçılık değil hemen her alanda geçerli bir tutum olabilir şeklinde bir sonuca da ulaşıldı.
Böyle bakınca bu turizm işi beni bir kez daha irkiltiyor. Hangi ülke ve kent olursa olsun, tıpkı şarkiyatçılıkta olduğu gibi, egzotik anlamlar yüklenerek "gösteriliyor", biz de "keşfetmek" ve o "farklı" insanları görmek için yollara düşüp oralara gidiyoruz. "Dışımızda" kalan bir dünyanın heyecanıyla hareket ediyoruz.
Zaten sevmediğim bu turizm işi bunu düşündükten sonra gözümde büsbütün değer yitirdi. Doğrusu yeni Şarkiyatçı olmak gibi de yeni egzotizmlere kanmak gibi de bir niyetim yok. Diyeceksiniz ki, öyledir ama bu defa o "sömürülüyor" dediğin insanlar ve toplumlar sömürgecilerden yani turistlerden para kazanıyor, bu nasıl sömürgeciliktir?
Hiç yanlış değil bu sav; değil ama, işin özünü değiştirmiyor. Aradaki fark daha da beter bir şey: şarkiyatçılığın ve yalancı egzotizmin üstüne para ödeyerek gerçekleşmesi. Adeta satın alınması. Ve daha da beteri bu defa satılması!
Boşuna turizm için küresel felaket demedim!