Tam bir yıl önce bugün, AK Parti'nin kaderini halk belirlemiş, yüzde 46.6 oy ile ikinci kez iktidarı teslim etmişti...
Belki de tesadüftür, bir yıl sonra AK Parti'nin kaderinin tayin edileceği günü de bugün Anayasa Mahkemesi tayin edecek...
Mahkeme'den nasıl bir karar çıkar bilmeyiz, ancak bir yıl sonra şu soruyu da irdelemek gerekir:
"Bu noktaya nasıl ve niçin gelindi?.." Oysa, bir yıl önce bugün oy versin vermesin herkes Başbakan
Tayyip Erdoğan'ın AK Parti Genel Merkezi'nin balkonundan yaptığı konuşmayı alkışlıyordu.
Erdoğan, halkın kendilerini
"toplumsal merkezin adresi" olarak tercih ettiğini belirtip eklemişti:
"Demokratik tercihini AK Parti'den yana kullanmayan değerli vatandaşlarıma da seslenmek istiyorum. Sizin sandıkta verdiğiniz mesajı da almış bulunuyoruz. Lütfen müsterih olunuz; kime vermiş olursanız olun oylarınız bizim için değerlidir. Tercihlerinize saygı duyuyoruz. Farklı tercihlerinizi de demokratik hayatımızın zenginliği olarak görüyoruz." Sonrası beklenildiği gibi gelişmedi.
Seçime gidilmesine yol açan Cumhurbaşkanlığı sorunu,
"halkın seçmesine yönelik Anayasa değişikliği gerçekleştirilmiş olmasına" rağmen, MHP'nin desteği ile referandumsuz Meclis'te çözüldü.
Türban sorunu Ardından, anayasa değişikliği tartışması geldi.
Bitmedi, YÖK içindeki tartışmaya hükümet de kendini dahil etti...
Gündeminde hiç olmamasına rağmen, İspanya gezisi sırasında bir yabancı gazetecinin türban ile ilgili sorusu üzerine Erdoğan,
"Velev ki türban siyasi simge olsun" deyince her şey başka mecraya girdi.
MHP, Erdoğan'ın bu sözlerini çok iyi değerlendirdi ve
"Türban için anayasa değişikliğine varız" diyerek AK Parti'nin önündeki tüm çıkışları kapattı.
AK Partili bazı yöneticilerin
"MHP'nin tuzağına düşüyoruz" demesine rağmen türban için anayasa değişikliği Meclis'te 411 oyla kabul edildi.
Sonuçta sandıkta gerçekleşen halk iradesini siyaset kurumu iyi yönetemeyince sorunun çözümü yine yargıya kaldı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı anayasa değişikliğini kapatma davasının en önemli gerekçesi saydı.
Yetmedi, CHP'nin başvurusu ile Anayasa Mahkemesi de türban değişikliğini iptal etti.
2002 seçimi sonrası içeri ve dışarıdaki başarılı icraatları konuşulan AK Parti, ikinci döneminde üzerinde içe dönük tartışmaların yapıldığı parti haline geldi.
Başta da vurguladık; halkın büyük desteği ile iktidara gelen AK Parti, bir yıl sonra hakkındaki hükmün verileceği günün tayin edildiği parti durumunda.
Muhalefetin durumu AK Parti bu noktaya giderken, muhalefette farklı bir gelişme oldu mu?
Hayır...
22 Temmuz seçimlerinin ana muhalefet görevini verdiği CHP'nin grafiği yükselmedi.
MHP de farklı bir görünüm vermedi.
Bağımsız seçilenlerin Meclis'te buluşmasıyla oluşan, önceki gün de Büyük Kongresi'ni tamamlayan DTP'nin kaderi de seleflerinden farklı olmadı.
DTP hakkında da teröre destekten kapatma davası açıldı.
Seçimde büyük hezimete uğrayan ve yaşam savaşı verecek konuma gelen merkez sağın ise nerede olduğunu bilen kalmadı. Bu nedenle yeni oluşum arayışları hız kesmedi.
Sonuçta, seçimden bir yıl sonra
Türkiye, kurumsal kimlik krizi arasında siyasi meşruiyet savaşının verildiği meydan haline geldi.
Yayın tarihi: 22 Temmuz 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/22//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.