kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Temmuz 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ENGİN ARDIÇ

Sömürgemiz Kıbrıs

Talat ile Hristofyas anlaşmak üzereler... Kıbrıs, eşit haklara sahip iki eyaletli bir devlet olacak (yani KKTC, KKTE'ye dönüşecek), sonra da "üniter devlet" olma yönünde adım atılacak, bir Birleşik Kıbrıs ortaya çıkacak.
Yani, Kıbrıslı soydaşımız bizden çok önce cebine Avrupa pasaportunu koyacak. Bizden daha iyi yaşayacak.
Hiç de "kan ağladığı" falan yok Aydın Doğan'ın adamlarının yazdıkları gibi, tam tersine neredeyse zil takıp oynayacak!
Kıbrıslı Türk memnun, Rum memnun, ABD memnun, AB memnun, bizim hükümet de memnun.
Memnun olmayanlar, bürokratlarımız. Bir de, "başbakan Kıbrıs'ı satıyor" diyebilmek için yanıp tutuşan "Aydın Doğan tayfası" ...
Son günlerde, "Kıbrıs gitti gidiyor" şeklinde yayın yapıyorlar.
Kıbrıs'ta çözüm sağlamak "Atatürkçülüğe aykırıymış" ...
Misak-ı Milli sınırları içinde olmayan, Atatürk'ün örneğin bir Hatay gibi "geri almayı" hiçbir zaman aklına bile getirmediği Kıbrıs, Osmanlı'nın yüz otuz yıl önce gözden çıkardığı ve bir daha da dönüp bakmadığı Kıbrıs, Lausanne'da İsmet Paşa'nın hiç ilgilenmediği Kıbrıs, birdenbire "bizim" oldu.
Çünkü oraya "aldık" gözüyle baktık hep... Böyle bakınca da, şimdi çözüme ulaşma ve bu kamburdan hayırlısıyla kurtulma girişimi, "vermek" gibi görünür! Sanki Edirne ya da Ardahan elden gidiyor ha!
Kıbrıslı Türk'ün "kendi kaderini tayin hakkına" da asla saygı göstermezsin bu durumda, ille sen karar vereceksin ne olacağına... Daha doğrusu, kuyrukçuluk ettiğin bürokrasi verecek, Talat da kim oluyormuş, "Lefkoşa valimiz" gibi bir şey...
Buradan hareketle başbakana istediğin hakareti edersin, hatta iyice zıvanadan çıkıp "bunlar Anıtkabir'i de alışveriş merkezi yaparlar vallahi" diye tatlı tatlı saçmalarsın... Orduyu da gıdıklamış olursun, yazdığın yazı, 27 Mayıs darbesi öncesinde Behçet Kemal Çağlar'ın döktürdüğü berbat manzumelere döner.
Bırak, Kıbrıs gidiyor diye, onun gerçek sahibi olduğunu düşünen bürokrat, örneğin emekli büyükelçi Şükrü Elekdağ ağlasın, sen niçin ağlıyorsun? Kıbrıs'tan senin ne çıkarın var?
Avrupa Birliği çatısı altında artık bir "Rum mezalimi", bir "Türk katliamı" düşünülemeyeceğine göre, yeni bir Grivas, yeni bir Sampson, yeni bir Gizikis çıkamayacağına göre, bırak oraya yatırım yapmış olan Ergenekon örgütü ağlasın, sana ne?
Kuzey Kıbrıs üzerinden kaçakçılık mı yürütüyordun da şimdi avantan kesilecek? Sen bir garip bordro mahkûmusun yahu, Aydın Doğan'ın gönlünden kaç para koparsa onunla geçineceksin, sana ne uluslararası ticaretten?
Yoksa sana da "bahçe içinde müstakil ev" mi verdiler de şimdi Rumlar gelip geri alırlar ya da tazminat isterler diye korkuyorsun?
Sen otur güzel güzel "Atatürk ticareti" yap, başbakana giydir, mitinglere katıl, bayrak salla, sonra "aaa, başı örtülüler de aynı bayrağı kullanıyorlarmış" diye şaşır, "CHP seçimi kazanacak" diye yalan yaz, senden daha fazla para kazanan meslekdaşlarını kıskan, hatta çalışma arkadaşlarını onların aleyhine kışkırtmaya çalış...
Yani, anladığın işlere bak!
Dünya konjonktürünün geldiği bu noktada, artık hiçbir zaman gerçekleşemeyecek muhayyel bir Yunan saldırısını, "güneyden yani yumuşak karnımızdan gelecek bir darbeyi"de, bırak bununla görevli ve yükümlü olanlar düşünsünler, sana ne? Antalya'da yazlığın, Mersin'de iş hanın mı var?
Hem Avrupa Birliği'ne girmek için kapıları aşındıracaksın, hem de "ileride birliğin üyelerinden biriyle savaşırsak lazım olur" diye Kıbrıs'ı "tutmak" isteyeceksin, yok böyle jeostrateji!
İstersen bir de Putin'e sor bakalım ne diyor? İttifak kuracaktınız ya...