kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Paranın rotası nasıl olacak?

Yeni Haber
Küresel fırtınanın yatırımcılar için yeni fırsatlar yaratabileceğine dikkat çekilerek, Türk hisselerinin, orta vadeli alım için uygun seviyelere gelmiş durumda olduğu ifade edildi.

Türkiye'nin mevcut ekonomik durumunu analiz eden İş Yatırım Araştırma Raporunda, 2008 Yılının 2. yarısı için stratejilere de yer verildi.

Raporda, küresel piyasalardaki fırtınanın Türkiye ekonomisinin büyümesini ve şirketlerin karlarını olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekilerek, ''Bununla birlikte, İMKB'deki satışın abartılı olduğunu düşünüyoruz. Türk hisse senetlerinin orta vadeli alım için uygun
seviyelere geldiğine inanıyoruz'' denildi.

Böylece İş Yatırım'ın, yaklaşık bir yıldan sonra ilk kez hisse senetleri piyasasında alım önermeye başladığına işaret edildi.

Türkiye'nin 2008 yılının ilk yarısında, küresel risk alma iştahındaki azalma ve artan politik riskler nedeniyle gelişmekte olan piyasalar
sınıfındaki en kötü performans gösteren ülkelerden biri olduğu savunulan araştırmada, yıl başından bu yana Morgan Stanley Country Index (MSCI) Türkiye Endeksinin, MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksinin yüzde 30 altında performans sergilediği hatırlatıldı.

Araştırmaya göre, fiyatlardaki hızlı düşüş sonrasında İMKB, gelişmekte olan ülkeler arasında en ucuz piyasalardan birisi haline geldi.

SAPTAMA, ÖNGÖRÜ VE ÖNERİLER

İş Yatırım Araştırma Raporunda, Türkiye ekonomisine ilişkin şu temel saptama, öngörü ve öneriler yer alıyor:''Gelişmekte olan ülkeler dünya piyasalarındaki dalgalanmalara karşı eskisine göre çok daha dirençli.Gelişmekte olan ülkeler için asıl tehdit durgunluktan değil enflasyon cephesinden geliyor.

Gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı büyüme ve arz cephesinde yaşanan sorunlar nedeniyle gıda ve enerji fiyatlarındaki yükseliş artık unutmaya başladığımız enflasyon canavarını uyandırdı. Küresel olarak gevşek para politikası izlenmesi, enerji ve gıda fiyatlarındaki göreceli artışın küresel enflasyonu ekonomik istikrarı tehdit eden seviyelere yükseltmesine neden oldu. Toplam harcama sepeti içinde enerji ve gıdanın payı daha yüksek olan gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelere göre dışsal şoklardan daha olumsuz etkilendiler.Enflasyonla mücadele sıcak parayı gelişmekte olan ülkelere çekmeye başladı.

Bu durum gelişmiş ülkelerin merkez bankaları ile gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının izledikleri politikaların ayrışmasına
neden oldu. Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları enflasyon oranındaki yükselişe kayıtsız kalırken, gelişmekte olan ülke merkez bankaları ardı ardına faiz artırmaya başladı. Söz konusu durum gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere para akımını artırarak gelişmekte olan
ülkelerin paralarının değer kazanmasına yol açtı.Küresel dalgalar Türkiye ekonomisini yavaşlatmaya başladı.

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye ekonomisini destekleyen küresel rüzgarlar tersine dönmeye başladı. 2002-2006 yılları arasında yabancı sermaye
girişleri sayesinde imkanlarının üzerinde büyüyen Türkiye ekonomisi yavaşlamaya başladı. Küresel likiditedeki daralma, dış ticaret şokları ve yükselen enflasyon Türkiye'nin 2008-2009 yıllarında uzun vadeli büyüme trendinin altında, yüzde 4-4,5 seviyelerinde büyüyeceğini gösteriyor.''

''CARİ AÇIĞIN FİNANSMANINDA SORUN GÖRMÜYORUZ''

Araştırmada, Türkiye'nin, GSYİH'sinin yüzde 6'sına ulaşan net enerji ithalatı nedeniyle uzun süreli bir petrol şokundan en çok etkilenecek ülkelerin başında geldiğine işaret edilerek, dış ticaret haddindeki bozulmanın cari işlemler açığında artışın yanı sıra büyümeyi aşağı çekerek ve enflasyonu yükselterek Türkiye ekonomisini ''vurduğu'' savunuldu.

Buna karşı cari açığın finansmanında bir sorun görülmediği kaydedilen araştırmada, ''Türkiye ekonomisinin dışsal şoklara dayanıklılığı son yıllarda önemli ölçüde arttı. Doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli borçlanmalar ödemeler dengesinin önemli kalemlerini oluşturuyor.

Bireysel yatırımcıların 65 milyar doları aşan net döviz pozisyonu dışsal şoklara karşı bir kalkan görevi görüyor. Bu nedenle, küresel risk alma iştahında dramatik bir kötüleşme olmazsa ödemeler dengesinin finansmanında ciddi bir sorun görmüyoruz'' denildi.

Enflasyon/büyüme dengesinin şimdi daha riskli bir düzeyde olduğu ileri sürelen İş Yatırım araştırmasında, Merkez Bankasının şu ana kadar
enflasyondaki artış sürecine faiz oranını 100 baz puan artırıp yüzde 16,25'e çekerek tepki verdiği, yıl sonu faiz beklentisinin yüzde 16,75 seviyesinde bulunduğu, eğer enflasyon beklentileri 2009 için hedeflenen yüzde 7,5 seviyesinin aşılacağına işaret ederse Merkez Bankasının büyümeden fedakarlık ederek faizleri daha da artırma ihtimalinin var olduğu belirtildi.

"MEVCUT FİYATLAR, UZUN SÜRELİ POLİTİK İSTİKRARSIZLIK VE DURGUNLUK RİSKİ İÇERMİYOR"


Araştırmada, şu görüşlere yer verildi:''Türkiye'de siyasi alanda yaşanan gerginlikler küresel krizin yaşandığı bir ortama denk geldi. Son dönemde piyasalardaki satış dalgası, siyasi gerginlik, ekonomideki temel zayıflıklar ve küresel dalgalanmanın fiyatlara fazlasıyla yansıtılmasına yol açtı. Ancak mevcut fiyatların uzun süreli bir politik istikrarsızlık ve durgunluk riskini içermediğini belirtelim.

Küresel yatırımcılar ABD eşik-altı kredilerindeki sorunların patlak vermesinden bu yana Türkiye bonolarındaki pozisyonlarını 12 milyar YTL azaltarak 30 milyar YTL düzeyine çektiler. Bono piyasasındaki satışlar politika cephesindeki belirsizliklerle daha da hız kazandı. Temmuz ve Ağustos aylarında Hazine'nin yapacağı toplam 42 milyar YTL tutarındaki borç geri ödemeleri öncesinde hükümetin borçlanma maliyeti yüzde 22 seviyesini aştı. İş Yatırım olarak mevcut satış dalgasının Türkiye'nin borç dinamiklerine zarar vermesini beklemiyoruz. Türk bonolarının gelişmekte olan ülke tahvilleri arasında en cazip yatırım aracı olduğuna inanıyoruz.
Türk hisse senetleri diplerden alım için uygun seviyelere geldi. Yıl başından bu yana MSCI Türkiye endeksi, MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksinin yüzde 30 altında performans sergiledi. Türk hisse senetleri 7.7x F/K çarpanı ile gelişmekte olan piyasalar ligindeki en ucuz ülke konumuna geldi. Küresel piyasalardaki fırtınanın Türkiye ekonomisinin büyümesini ve şirketlerin karlarını olumsuz etkileyebileceğini kabul ediyoruz. Ancak Türkiye ekonomisinin uzun dönemli bir iktisadi durgunluk ve politik istikrarsızlık dönemine girmesini beklemiyoruz. Bu yüzden, yaşanmakta olan dahili ve harici sorunlara rağmen, Türk hisse senetlerinin dip seviyelerinden alım için uygun fırsatlar yarattığını düşünüyoruz.Hesaplarımıza göre hisse senetleri piyasası yüzde 47'lik bir artış potansiyelini bünyesinde barındırıyor.''

AA