Her ne kadar bugünlere Ergenekon damgasını vurmuş olsa da 'susuzluk dosyası' gibi gerçekten çok ama çok önemli bir konunun gazetem tarafından gündeme getirilmiş olmasını çok önemsiyorum.
Su konusunu hiç gündemden düşürmeyenlerden biri TEMA'nın kurucularından 'yaprak dede'
Nihat Gökyiğit'tir. Kendisi son zamanlarda bütün zamanını daha az su isteyen bitkilerin, ağaçların araştırmasını yapmak ve hatta bazılarını da yetiştirerek çoğaltmakla geçiriyor.
Bir de çevresinde gereksiz su sarfiyatına tepkisiz kalamayan ama nereye nasıl başvuracağını ya bilemeyen ya da çaldığı kapılardan sonuç alamayan bir kesim var. İşte
Credit Suisse Türkiye Ofisi Direktörü Uğur Bayar da bunlardan biri.
Onun dikkatini çeken eminim sizin de çekiyordur. Hani son zamanlarda mantar gibi çoğalan 'araç yıkama' istasyonları.
Şımarıkça su tüketiliyor! Uğur Bayar, Çevre Bakanlığı'nın, DSİ'nin ve İstanbul Belediyesi'nin su tasarrufu diye ayağa kalktığı bir ortamda, niye kimsenin gözler önünde yaşanan bir garabete ses çıkarmadığından yakınıyor. Gerisini Bayar'dan dinleyelim:
"İstanbul'da korkunç bir 'oto yıkama alanı' patlaması yaşandığının bilmem farkında mı bu otoriteler? Benim evimle işyerim arasında 20 dakikalık yolda en az 15 oto yıkama yeri açıldı. (Bunlar kimden nasıl ruhsat alır bilemiyorum ama buralarda akıllara durgunluk veren bir şekilde su tüketiliyor. Hepsinin elinde birer tazyikli su tabancası, bir arabayı dahi yarım saate yakın yıkıyorlar. En ufak bir leke bile basit bir bezle silinebilecekken, oraya şımarıkça dakikalarca su tutuluyor. ABD'nin bir çok yerinde hortumla arama yıkama yasaklanmışken,
İstanbul Belediyesi üst geçitlere astığı ilanlarla bangır bangır su tasarrufu ilanları yaparken, bu kadar göz önünde ve aleni bir şekilde bu cehalete ve ilkelliğe nasıl izin veriliyor, anlamak mümkün değil." Bayar'ın gözlemlerinden sonra şöyle bir düşündüm. Hakikaten otomobille giderken sokak aralarında ne çok oto yıkama alanı görüyordum. Ve hortumlarla dakikalarca yıkanan otomobiller... Birinin sanırım dur demesi, düzenleme getirmesi gerekiyor.
Bu yazıyı dilerim özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş okur. Çünkü neticede Melen Çayı İstanbul'un susuzluğuna bir nebze çare olmuş olsa da asıl önemlisi toplumda su bilinci ve tasarrufu konusunda bilinç oluşmaz ise hiçbir kurtuluşumuz olmayacak. Oto yıkama alanlarının neden bu kadar çoğaldığı ve hepsinin ruhsatının olup olmadığını sanırım en iyi Topbaş izah edebilir bizlere.
Yayın tarihi: 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/19//kadak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.