Ayıp da ibadet de gizli olmalıdır ya... Yani ademoğluna yakışan budur hani... İşte bu sözün geçerli olmadığı bir mecra var ki, orada şöhret peşinde koşanlar tepişmekte... İlle de ünlü olacağım diye yola çıkanlarda utanma, ayıp, mahçup olma gibi duygulara pek yer olmuyor nedense. O sahne üzerinde kimse rezil olmuyor. Yüzler de sadece güneşte fazla kalınca kızarıyor. Sadece
Türkiye'deki şöhretler karma(şa)sına özgü bir durum değil bu. Yanlış anlaşılmasın. Genel olarak "Andy Warhol'un 15 dakikası beni kesmez, ben hep ünlü kalmalıyım," diyenlerde var bu araz. Yapım aşamasında içine hırs denilen duygudan fazlaca kaçırılmış insanlarda yani. Bak mesela kendisini tanımadan hırsından çekindiğim kişilerden biri de Gülben Ergen'dir benim. Onun "Ne olursa olsun sahne ışıkları hep benimle olsun!" tavrı çok ürkütücü gelir bana... Mesela en son yaşadığı şu Mehmet Ali Erbil'in kucağına oturma meselesi...
HIRSIN SONU YOK Şimdi eğer o 'kucaksız' bir konser olsaydı, gazetelerde ya küçücük bir yer alacaktı ya da rutin sayılacağı için haber değeri bulunmayacaktı. Ama gitti, arkasından bir torba laf ve de çok ayıp etmiş bir adamın kucağına kuruluverdi. Ve de büyük bir ihtimalle o sırada gözlerinin önünde ertesi günkü gazetelerin birinci sayfasındaki hali uçuşuyordu. Gerçi şimdi ben onun "Çok pişmanım," açıklamalarına yürekten inanıyorum. Sanırım bir anlık hırsa yenilme gafletiydi o. Hele Kuruçeşme'deki konserine annesiyle oğlundan başka, aileden kimse gelmeyince, yaptığı şuursuzluk için kendine daha da kızmıştır. Yani, herhalde kızmıştır. Yoksa "Ayol ne kocam oradaydı, ne kaynanam, ne kayınbiraderim, ne eltim! Gazeteler bunu niye haber yapmadı ki şimdi?" diye hayıflanmış mıdır? Aaaa, yok artık o kadar da değildir canım! Kalbini bozma kızım Öncel.
YENİ ALBÜME YENİ GAZAmaaa 'yaratılan' son Gülben Ergen haberini okuyunca, kalbimi de ağzımı da bozmadan edemedim doğrusu. Hani şu Alanya'da anasının çöpe attığı bebecik vardı ya. Can bebek. İşte Gülben Ergen gündemi ve fırsatı kaçırmamış ve hemen muhterem elini bu Can bebeğe uzatıvermiş. Tedavisi ve eğitim masraflarını üstlenmeye hazır olduğunu cümle aleme bildirmiş. Hmmmm! Du bakiim nasıldı o söööz?? Hah! "Sağ elinin verdiğini sol elinden saklayacaksın." Ama olur mu? O zaman şu kucak meselesi nasıl unutturulacak? Yeni albüme ara gaz nasıl verilecek di mi? E, ayıptır ama artık ya! Hakikaten çok ayıp!
Yayın tarihi: 13 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/13/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.