En iyi tekne, arkadaşının teknesi... Ben de 'yancı' yazılmışım bir ceviz kabuğuna, el eliyle gerdeğe girmekteyim. Keyfim Kösem'de yok. Derkeeen... Dediler, "Yok öyle camış gibi yayılmak, kalkıp çalışacaksın." Benim daha önce usta bir yelkenci olma iddiasıyla attığım cılız adımlarım olmuştu. Denize ve her tür deniz aracına düşkün olmakla beraber, baktım ki su üzerinde af buyurun 'it gibi' çalışmak, pek bana göre değil. Tembel kadınım ben, utanmıyorum, hep söylüyorum. Tamam bu yelken işi de hastalık gibi insanı sarıp sarmalayacak kadar tutkulu bir uğraş ama... Aması, acayip de zor bir iş. Bir kere gözün rüzgârda olacak; esti, esmedi. Dalgaya bakarsın; yok aralığı kaç, boyu bosu ne durumda? Karnın acıksa ve bir şeyler hazırlamaya aşağı insen, üstelik bir de eğer hareketli bir seyirse, yalpalaya yalpalaya akrobatik hareketler serisi sunarak iki lokma hazırlamaya çalışırsın. Teknede her şey minyatürdür üstelik: Minik ocak, küçük fırın, cüce yatak, evdeki elbise dolabının yanında salomanje kaldığı tuvalet, minicik mutfak dolapları.
YELKEN TUTKUSU BAŞKADIR
Ama işte o rüzgârı yüzünde hissetmek yok mu? Ve de yelkende sesini duymak. Denizin kokusunu içine çeke çeke yemek, içmek, uyumak, işte artık ne yapılması gerekiyorya, onu yapmak... Zaten dikkat ediyorum, artık iyotun hikmeti midir, yoksa rüzgârın nimeti mi, ikisi de yelken tutkunu olan çiftler, ilişkileri kaçıncı yılında olursa olsun birbirlerine hep âşık âşık bakarlar. Karada yaşayanlar koca evin içinde birbirini yerken, onlar birbirlerinden hiç sıkılmazlar. Bu kadar dar bir alanda, burun buruna yaşamalarına rağmen. Demek ki işin içinde deniz ve rüzgâr ortaklığı olunca insan ilişkileri de daha mayalı oluyor. Bak mesela Uzaklar isimli tekneleriyle dünyayı gezen Osman-Zuhal Atasoy çiftine... Denizde ne kadar mutluydular. Hatta okyanus ortasında bir de çocuk yaptılar. Ama karaya ayak basar basmaz büyü bozuldu, boşandılar. Sonuç olarak, acaba diyorum, tembelliği bırakıp şu yelken kurslarına devam mı etsem? Bakmışsınız ben de bir Kaptan Jack Sparrow düşürüvermişim. Belli mi olur? Denizin kısmeti!
Yayın tarihi: 1 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/01/pz/haber,5BB4938520F0434794FCD4B4D65F86EC.html
Tüm hakları saklıdır.