Darbe günlükleri ile gündeme gelen emekli oramiral Özden Örnek'in notlarında çarpıcı bir cümle var: Medyayı ülkeyi germe işine yönlendirmek üzere M.Ö. ile görüşme görevini kendisinin üstlendiğini anlatıyor.
M.Ö., gazeteci Mustafa Özkan. Özkan'ın hangi büyük medya patronuyla işli dışlı olduğunu sorgularsanız, bir medya grubunun yayın politikasını daha iyi çözümlersiniz. Bu medya grubunun SABAH'a yönelik düzenli saldırılarının nedeni bu günlüklerdeki ilişkilerde yatıyor olabilir belki de.
Ergenekon'un üzerine giden gazeteleri etiketlemeye, çerçevelemeye çalışıyor.
Demek ki, M.Ö.'nün girişimleri sonuca ermiş, herkes dersini iyi çalışıp görevini üstlenmiş.
Çünkü bu ülkede kimsede hafıza kalmadığını sanıyorlar.
Oysa yazılanlar arşivden çıkıyor.
Bakın işte sürpriz bir tanık var: Mesut Yılmaz. Eski Başbakan Mesut Yılmaz, bugün "Ergenekon tetikçisi" olarak adlandırılan Osman Gürbüz'e ilişkin elindeki bilgileri Meclis Susurluk Komisyonu'na anlatıyor.
Gürbüz'ün birtakım güvenlik güçleriyle ilişkisini ayrıntısıyla dile getiriyor.
Eyüp Aşık da bazı kamu görevlilerinin Osman Gürbüz'ü nasıl koruduklarını anlatıyor.
Demek ki, ortada uyduruk, sanal bir yapı yok, eski bir başbakanla, bakanın anlatımıyla, kimi kamu görevlilerince oluşturulmuş bir çete var ve bugün bu çete bir başka görevlendirmeyle sahnede. Bu sadece
Türkiye sınırları içinde gerçekleşen bir mücadele değil.
Uluslararası bir bilek mücadelesi.
Emekli tuğgeneral
Nejat Eslen dünkü Radikal'de
Türkiye'deki mücadeleyi şöyle özetlemiş:
"
Türkiye'de ciddi ve kaçınılmaz bir güç mücadelesi var ve bu mücadele
Türkiye'nin geleceğini belirleyecek.
İslamcılar, ulusalcılar ve liberaller bu mücadelenin tarafları ve bu mücadele Soğuk Savaş sonrası süreçte 'Türkiye'nin jeopolitik kimliğinin yeniden tanımlanması' ile ilgili. Mücadele sona erdiğinde
Türkiye yeni kimliğini tanımlayabilecek; bir Avrupa ülkesi veya Ortadoğu ülkesi ya da Avrasya ülkesi olabilecek.
... Giderek şiddetlenen bu mücadele sadece iç dinamiklere bağlı değil ve dış yönlendirmelere de açık. Çünkü,
Türkiye'nin Doğu eksenine kayması Batı'nın jeopolitik çıkarlarını zora sokabilir. Mücadelenin ne kadar süreceği ve nasıl sona ereceği belli değil. Bu mücadele sadece
Türkiye'nin jeopolitik kimliğini değil, aynı zamanda kaderini ve rejimini de belirleyebilecek."
Evet, içindeki kimi değerlendirmelere katılmasak da bunun sonuçta doğru bir analiz olduğu inkar edilemez.
Amaç, laik, demokratik
Türkiye Cumhuriyeti hedefini savunanların kazanması ama dünyanın bu gidişatı ve AB'nin körlüğü nedeniyle bu sonuçtan emin olmak kolay değil açıkçası.
Yayın tarihi: 6 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/06//haber,644B99D55A5E4401B152DFCD30F59253.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.