UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Maymundan öte
"Üç maymun" duymamak, görmemek, konuşmamak ile tescillidir. Oysa başka tür bir maymunluk türü, "doğru gördüğü taraf"ta olmak ve aklınca "tarafsızlık ile dengecilik"i kınamak adına, bağımsızlığını da bağımsız olması gereken vicdanını da çiğniyor, yiyip bitiriyor .
"Duruma göre" duyan veya duymayan, gören veya görmeyen, konuşan veya konuşmayan bir maymunluk türü bu.
İlke savunduğunu ileri sürerken bir sürü ilkeyi ezip geçen bir maymunluk, kapı açtığını zannederken vicdanın, aklın, hukukun, demokratlığın sınırlarını ihlal eden bir maymuncuk!
1. Medya, bu maymunculuk ve maymuncukluk biçimleri ile dolup taştı.
"Darbe günlükleri" ni taşlaya taşlaya, yokmuş farz ede ede sözde büyük gazete olanlardan, bahçesine atılan bombaların bombacıları ile aynı safa düşen "cumhuriyetçi solcular" da...
"Önyargısız yargı" talep ederken başka meselelerde; şimdi iddianame, dava, mahkumiyet, hakikat filan beklemeden adam asanlar, başka meselelerde linçlere tavır almışken şimdi "demokrat linç" ten kaçınamayanlar da!
Hakikaten haber olanı görmen, sansür eden ya da saptıranlar da...
Tam tersine, hakikat olduğu belirsiz haberleri manşet tacı yapanlar da!
2. Siyaset sahnesi maymunlar cehennemi gibi.
İktidar kanadı ikide bir "bağımsız yargıya saygı" filan demesine rağmen kendini tutamıyor.
Şemdinli'de savcıyı kazıyan, muhtıra ile açıktan hesaplaşamayan, muhtıra sahiplerini görevden alabilmenin hayalini dahi kuramayan "demokrat iktidar", şimdi sızma yağcılar vasıtasıyla "yargı kuşatması" oluşturuyor.
Anamuhalefet de ana felaket gibi. "Ergenekon avukatıyım" diye ortaya atılabilen bir "sosyal" ve "demokrat" olabilir mi? İktidar henüz onların suçlu olduğunu iddia edemez tabii; ama sen neyi nereden biliyorsun. Ayrıca şöyle bir şey de var tabii:
İddia makamı suçu kanıtlayamazsa, sanıklar suçsuz sayılabilir. Lakin, bir "avukat" her halükarda, bir suçluyu, suçlu olduğuna kanaat getirdiği müvekkilini dahi savunabilir.
Anamuhalefetin işi bu mudur!
3. Yargı sahnesi maymun talep ediyor
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili onca zaman "dinlenme ve izlenme kuşkusu" ndan bahsetti. Bu kuşkusuna da saygı duyduk.
Lakin, şimdi çıkıyor, orada burada, ülkenin en hayati davalarından biri için konuşuyor da konuşuyor, yorumlar yapıyor, "kıyametler"den bahsediyor. Onu kimse dinlemek istemese dahi, kendisi zorla dinlettiriyor!
Nasıl bir şey bu!
Ergenekon meselesinde sorulduğu ileri sürülen sorulara, suç ve hakikat arama çabasına, zaman zaman "azarlama tonu"nun karıştığı intibaı doğuyor. Oluyorsa, olacak şey mi!
Genelkurmay'la ilgili haberler yapan Taraf'ı, bir savcı, Genelkurmay gölgesinde, "çıkmamış haberler, ifşa edilmemiş belgeler"i talep ederek adeta tehdit ediyor.
"Adeta" ise adeta lüzumsuz!
Oysa o belgeler konusunda, yani "haber alınan bir baskın" da onca askerin nasıl şehit olabildiğine dair gerçeklerin aranmasında, ne sivil ve asker devletin, ne hukukun, ne medyanın kılı kıpırdıyor.
Hep söylediğim mesele.
Cumhuriyetçi olmadan cumhuriyetçi, demokrat olmadan demokrat, hukuk ilkesi olmadan hukukçu, her hakikati talep etmeden hakikatçi olunabilen
"kolay" bir sahne bu.
O yüzden bu kadar zor.
O yüzden bu kadar cehennem.
O yüzden maymun dolu!
O yüzden maymunlar sevimli değil!
O yüzden maymunlar maymundan bile öte!
Yayın tarihi: 6 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/06//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.