Görünen o ki, Ergenekon sadece sivil iktidara yönelik bir oluşum değil. Ordu içinde olaylara farklı bakan bir grubun örgütlenmesi.
Ergenekon'a yakın olduğu bilinen isimlerin tasfiye edilmiş olması bunun en açık göstergesi.
Türkiye'nin yönünü ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önceliklerini Batı'dan alıp Rusya-Çin eksenine çevirmeye çalışan bir ekip bu.
Gözaltına alınan isimlerin yelpazesi nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.
7 Temmuz'un bu operasyonda kritik bir öneme sahip olduğu anlaşılıyor.
7 Temmuz ve sonrasına ilişkin bir girişim olmasa, soruşturmanın bu safhada kesilmesi bile mümkündü belki de.
Sonuç itibariyle Türkiye'nin yargı sistemi, ülkeyi kendi ölçülerine göre kesip biçmeyi hedeflediği iddia edilen bu ekipten hukuk kuralları içinde hesap soracak.
Türkiye'nin kısa tarihi içinde cuntacıların cuntacılarla mücadelesine çok tanıklık ettik elbette.
27 Mayıs'la başlayan süreçte ordu içinde Türkiye'yi kendi kafasına göre kurtarmaya meraklı kesimler hep çıktı.
Sonuçta cuntalardan biri diğerini tasfiye etti ve 27 Mayıs'tan sonra emir-komuta zinciri dışında bir müdahale olmamasını sağlamaya yönelik önlemler alındı.
Yine de bunda tam başarılı olunamadığı anlaşılıyor.
Ayışığı ve Sarıkız darbe girişimleri bunun bir göstergesi.
Bir grup komutan Genelkurmay Başkanı'nı dışlayarak hükümeti devirme çabası içine girmiş.
Sistem buna izin vermemiş ama darbe meraklılarına yasal bir işlem yapılmamış.
Sadece Silahlı Kuvvetler'den tasfiye ile yetinilmiş.
Bugün gelinen noktada bu girişimin gerek asker kökenli önderleri, gerekse sivil uzantıları 2500 sayfalık bir iddianameyle suçlanıyorlar.
Sivil mahkeme önünde hesap vermek durumundalar.
Bir yandan AK Parti'ye kapatma davası, bir yandan Ergenekon soruşturması, bir yandan dünyanın içinde bulunduğu ekonomik kriz.
İnsanın ruhunu daraltan, umutsuzluğa iten gelişmeler.
Ama bu kez umutlu olmak için yeterince neden var.
Sistem iyi kötü işliyor. 12 Eylül'leri, 28 Şubat'ları aşan bu ülke, bu sıkıntıları da aşıp rahata erecektir.
Çünkü bu toprağın insanları en olumsuz koşullarda bile demokrasiyi yaşatmayı becermiş, kendine güvenini kaybetmemiştir.
Bugün geldiğimiz ekonomik gelişme düzeyi, demokratik olgunluk çizgisi, bu krizi daha rahat aşmamızı sağlayacaktır.
Sonunda sağduyu hakim gelecek ve Türkiye doğru bildiği yolda ilerlemeye devam edecektir.
Çetin Altan bu ülkenin yaşayan tarihidir ve onun deyimiyle "enseyi karartmamak" gerekir veya "Bu da geçer yahu."
Yayın tarihi: 3 Temmuz 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/03//haber,9FB0B4FF1A1943C09F706E2C218B9E8A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.