kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Hile yapmak

"Söz senettir" denilen bir kültürden geliyoruz ama araştırmalar vergiden spora, aşktan iş ilişkilerine kadar her alanda "hile" veya "aldatma"nın çok yüksek olduğunu gösteriyor.
The Wall Street Journal, Türkiye ve Rusya'yı da kapsayan 16 Avrupa ülkesinde hile veya aldatma üzerine bir araştırma yaptırmış.
20 bin kişi üzerinden gerçekleştirilen araştırma, hilenin son 10 yılda hızlı bir artış gösterdiği inancının hakim olduğunu gösteriyor.
Yönetim kurulu odasından yatak odasına kadar her alanda aldatmanın yükseliyor oluşu, uzmanlara göre rekabetten duyulan korkudan kaynaklanıyor.
Türklerin yüzde 93'ü vergi hilesinin, yüzde 86'sı sporda şikenin, yüzde 89'u aşk ilişkisinde aldatmanın, yüzde 92'si ise ilişkisinde hilenin ciddi bir sorun olduğuna inandığını söylemiş.
Araştırmaya göre, Türklerin çoğunluğu Avrupa ülkeleri arasında hilenin en yüksek olduğu ülke olarak önce kendi ülkelerini, ardından İtalya'yı görüyor.
Ayrıca yüzde 72'si de hile ve aldatmanın 10 yıl öncesine göre daha yaygın olduğuna inanıyor.
Evet biliyoruz ki, rüşvetten vergi kaçırmaya, aşk ilişkisinden maçta şikeye kadar sağlam ilkelerimiz yok.
Şerif Mardin'in Cumhuriyet'in "iyi, güzel ve doğru"yu tam oturtamadığını söylerken işaret ettiği sorun buydu aslında.
Çünkü genel olarak artık herkes başkalarının hile ve aldatmaya başvurduğuna inandığı için kendisinin de bunu yapmasında bir sorun görmüyor.
Ya da yakalanmayacağına inanıyor, yakalansa bile bunun artık toplumda çok büyük bir ayıp olarak kabul edilmediğini biliyor.
Bu konuda temel etik ilkeleri koyup geliştiremediğimizden olsa gerek, siyasete hile karıştırılmasından, yani bir partinin sandık yoluyla değil de, mahkeme kararıyla siyaset sahnesinden silinmesinden de çok rahatsızlık duymayabiliyor.
Eğer baştan konulmuş kurallara uyulmaması, verilen sözlerin tutulmamasının bir yaptırımı olmayacaksa, toplumda ortak değer, kural inancı yok oluyor.
Bu da gerek ikili ilişkileri, gerekse toplumsal bir bütün olarak bir arada yaşamayı giderek zorlaştırıyor.