Eskiden kadın ve erkek diye iki tür vardı. Artık ülkemizde, 'kadınlar-erkekler ve türbanlılar' var. Ne yazık ki zaten töre cinayetleri, b.k kavanozları, tahrik indirimleri gibi konularda; hep kabak kadınların başında patlıyor. Bu türban da yine hemcinslerimizin cezasına dönüştü. Siyasilerin, liberallerin, yazarların, üniversite yasaklarının arasına sıkıştı türbanlı kadınlar. Şimdi birçok yazar, nerede türbanlı kadın görseler bir sızmadan bahsediyorlar. Sızma zeytinyağı muamelesi yapıyorlar... Geçen haftaki destansı Almanya maçının ertesi günü yazı yazsam, Aysel Doğan'dan bahsedecektim. Tabii, ertesi gün yazma şansım olmadığı için beceremedim. Ama bu konuyu fark edip yazan kocaman bazı isimlerin konuya nasıl baktığını görünce kanım dondu. Görüntü açık ve netti: Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan, attığımız iki golün ardından da sol tarafında oturan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yerine önce eşine sarılıverdi. Hem de Abdullah Bey'in ellerini boşta bırakacak kadar unuttu dünyayı, eşine sarılırken. Bu içten gelen samimi bir durumdu. Bir yandan protokole, devlet geleneklerine ve hiyerarşiye meydan okumaydı. Goller planlı değildi, tepkiler de doğal olarak doğaçlamaydı. Bir erkeğin, gol sevincini Cumhurbaşkanı yerine eşiyle paylaşmayı seçmesinden daha keyifli bir görüntü yok bence. Ama buradan, 'Türban protokole sızdı' sonucunu çıkarıp karanlık yazılar yazarak, gönül kubbemize sızmaya çalışmayı da insanlık dışı buluyorum. Evet yaşam tarzım sekteye uğrar mı diye zaman zaman endişeye kapılıyorum. Malezya, Mahalle, baskı, öğretmen, imam kelimeleri birbirine yaklaşırken geriliyorum. Ama bu kadınlar, sırf türban takıyorlar diye bu yükü taşımak zorunda değiller...
Bugünkü Tüm Yazıları
Türbanın altındaki, insan değil mi?
Yayın tarihi: 1 Temmuz 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/01/gny/gulsan.html
Tüm hakları saklıdır.