Ben, Carrie Bradshaw ile aynı dili hiç konuşamadım. Gerek yetiştirilme tarzım, gerek mahalle baskısı, gerek de maddi durumum onunla aynı dili konuşmama engel. Ama onun ve üç arkadaşının hikayesini dinlemek kadar zevk aldığım bir şey yok. 'Sex and the City' dizisi, en sevdiğim dizilerin başında geliyor. Bitmesinin üzerinden yıllar geçse de tekrarlarını bitmek bilmeyen bir ilgiyle izliyorum. Yıllar sonra gelen film ise tabii ki gönül bahçemi sarsan bir gelişme oldu. Tanıdık müzikler, tanıdık yüzler ve Mr. Big'in peşinde koşan Carrie... Beğenin beğenmeyin, Carrie Bradshaw Türk basını için çok önemli bir karakterdir. O ana kadar kadın cinselliğinin yazılmaz, yaşanır olduğunu düşünen ülkemiz 'erkek' gazete yöneticileri, kendi Carrie'lerini yaratıverdiler. Birçok kadın yazar da bilgisayarının başına geçtiği anda, ayağında Manolo Blahnik ayakkabıları olan Carrie Bradshaw sandılar kendilerini. İşte o nedenle Carrie artık içimizden biri :) Filme gelince... Dizinin yeni sezonunu sinemada izlemiş gibi bir izlenim yaratıyor insanda. Çok tanıdık, çok eğlenceli, çok komik ama diziden daha az seksi. Büyük markaların reklamları biraz göze fazla sokulmuş olsa da bu sıcak yaz günlerinde buz gibi bir sinemada elinizde popcorn, 'Sex and the City' keyfi yapmanızı tavsiye ederim.
Yayın tarihi: 3 Haziran 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/03/gny/haber,717C063C631F4CE082E76C608DC32D79.html
Tüm hakları saklıdır.