kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Haziran 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Kemalizmle mutsuz olmak

Bir gazete yazarı olarak yazımın başka yerlerde iktibas edilmesinden de tartışılmasından da zevk alırım. Yaptığım işin amaçlarından birisi bu. Cuma günü yazdığım "Kemalist Travmanın Gerçeği" başlıklı yazımın Vakit gazetesinde alıntılandığını gösterince Ergun Babahan, pek de yukarıda andığım duyguları yaşamadığımı itiraf edeyim. Aklımdan bambaşka şeyler geçti.

Vakti geçmiş Vakit
Ben görüşlerine katılmam ama Vakit saygın bir gazetedir. Yazıma gösterdiği teveccühe de teşekkür ederim. Meselem yazımın Vakit'te yayınlanması değil. O gazetede çok belli bir konuda, son günlerde çok işlenen Kemalist devrimlerin yarattığı travmayı işleyen bir yazım yayınlanmıştır ve nedeni şudur.
Vakit, dünyaya belli bir perspektiften bakar. Bu perspektifin odağını İslam meydana getirir. Bana göre politik İslam'ın Türkiye'de kendini yenilemesinden ve dar bir zihniyet kalıbı olmaktan çıkıp kitlelerle bütünleşen bir merkez ideolojisi olmaya başlamasından rahatsızdır Vakit. Bu dönüşümü algılayamamıştır. Daha katı, daha dogmatik ve 1960-70'lerin genel İslamcı kalıplarıyla düşünen bir gazetedir . Türkiye'de yaşanan modernleşmenin metodunu da özünü de onaylamaz. Kemalizme karşı tepkilidir.
Şimdi bu gazetenin tam da o konuda yazdığım ve Mehmet Fırat'ın (Dengir Mir demeyişimin nedenlerini gerekirse açıklarım) görüşlerini yetersiz bulup asıl travmanın başka bir yerde yattığını öne süren yazımı alıntılaması bu tartışmayı ideolojikleştirir ve daraltır.
Ben hayatta politik taktik ve kısa vadeli ittifak anlayışına uzak birisiyim. Belli bir görüşün temellendirilmesi için herkesle ittifaka girilir, yaklaşımını da kabul etmem. Bu bakımdan Vakit'in yaklaşımını seçici ve taraflı bir yaklaşım olarak görüyorum. Nitekim o da yazımı sadece alıntılamamış, "haber" olarak vermiş. İş "haber"e varınca özünü yitiriyor. Bunun vurgulamak istediğim karmaşık gerçekliği değil, onun sadece politik bir boyutunu ele alan bir tercih olduğu belli.

Kemalist küfürle yaşamak
Şimdi gelelim meselenin başka bir yanına. Demokratik bir platformda ve kamuoyunda elbette Vakit şu yukarıda biraz katılmadığım, biraz eleştirdiğim tavrı göstermekte yerden göğe kadar haklıdır. Üstüne üstlük bu hamle Türkiye'de kendisine Kemalist diyen kesimlerin düşünsel ataletinin göstergesi.
Kemalizm konusundaki eleştirel yaklaşımım yeni değil. Bu tartışmayı sol kesimde ilk başlatanlardan birisiyim. Görüşlerimi ilk kez 1990'ların başında SHP ile bağlantım varken açıkladım ve Yeni Bir Sosyal Demokrasi İçin başlıklı kitabımı bu anlayışla yazdım. O kitap solKemalizm ilişkisine dönük bir eleştiridir ve Kemalizmin analitik bir irdelemesidir. Güneş ve Radikal gazetelerinde ve akademik makalelerimde o gün bugündür bu sorgulamamı sürdürüyorum.
O dönemde başta Ahmet Taner Kışlalı olmak üzere bütün yerleşik Kemalist kadrolar beni eleştirdi. Eleştirdi, lafın gelişi. O tarihte Kültür Bakanlığı'nda danışmandım. Kışlalı yazdığı yazılarda bakanlıktan atılmamı istedi. Bana "Atatürk düşmanı" dedi. Hiç olmadığım gibi ona hayran bir yanımın bulunduğunu belirttim. Dinlemedi.
Bugün de yazdığım yazılara kendisine Kemalist diyen çevrelerden sadece ve sadece galiz küfürler geliyor . Oysa gerek 1990'larda gerekse bugün bana göre "öteki kesim" bu konuları çok daha analitik bir biçimde ele almaya çalışıyor. Metot yanlışları, birikim yetersizlikleri ve ideolojik-politik taktik arayışlara hapsolmaları nedeniyle yeteri kadar ilerleyemiyorlar ama demokratik bilincin ( gelişmesine olmasa da) genişlemesine katkıda bulundukları kesin. Öteki kesimin salt kendisini savunmasına karşılık bu dinamizm yabana atılacak şey değil. Kısacası sol ve Kemalistler bu konuda suskun, Vakit ve İslami çevreler aktif. İki durum da beni mutsuz ediyor.
Şimdi ben kime kızayım söyler misiniz?