Yaz mevsiminin ilk ayını devirmek üzereyiz ama Çeşme'da hâlâ 'sen, ben, bizim oğlan'ız! Hafta sonu 'eh işte', hafta içi ise her yer pek ıssız ve sakin... Bu bizim için nimet tabii de mekân sahipleri dişlerini gıcırdatmakta... Bizse dediğim gibi birkaç arkadaş, bütün gün hem kafamızı, arada da birbirimizi dinliyoruz. Ben aynı zamanda çalışmaya devam ettiğim için, "Bugün ne yazsam?'' krizlerime, sabahtan itibaren onları da ortak ediyorum. Geçen gün bir tanesi, "Yaz aşklarının mağdurlarını yazsana," dedi ve ekledi: "Sokak köpekleri gibi onlar!" Bizden kocaman bir 'haydaaaa' gelince de açıkladı. Ve bence haklı... Çünkü onlar da yazın başında bir hevesle alınan, bütün yaz evin bahçesinde el bebek gül bebek tutulan, sonra yaz bitince de şehre götürülmeyen ve sokağa terk edilen köpecikler gibiler gerçekten... Ki bunu hepimiz, hayatının bir yazında, illa ki yaşamışızdır. Yaz aşkını yani... Sonra da öylece kalakalmışızdır ıssız bir sokağın ortasında. Bu sahnenin bazen diğer tarafında da olmuşuzdur belki kim bilir? Hayat böyle geçmiyor mu zaten? Rolleri sürekli birbirimize devrederek... Neyse ben arkadaşımın bu benzetmesini sevdim işte. Doğru bir tespit değil mi sizce de?
Bugünkü Tüm Yazıları
Yaz aşkları ve sokak köpekleri
Yayın tarihi: 22 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/22/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.