kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Haziran 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Trenden inenler...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesi'nin türban düzenlemesine ilişkin kararına tepkisini şu üç noktada toplayabiliriz:
1-Düşük yoğunluktaydı. Sorumluluğu Meclis'e yükledi. TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın, "senato önerisi" dışındaki sözlerinin açılımını detaylandırdı.
2-Eleştirilerini CHP üzerinden Anayasa Mahkemesi'ne gönderdi.
3-Mücadelenin burada bitmediği, sonuna kadar gidileceği mesajını verdi.
Kamuoyuna açık konuşmasında bunun ötesine geçmedi...
Cümlelerinde dikkatli ve özenliydi...
Metin dışına çıkmadığı için de sertleşmedi.
Ayrıca gelecek planlarına ilişkin sır vermedi.
Kendisinden önce parti grubunda konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Parlamentodan ne bekliyorsunuz?" sorularına yanıt vermedi.
MHP liderinin "siyasi klonlama" ve "getirilecek önerilere açığız" çağrılarını kamuoyu önünde duymazdan geldi.
Erdoğan grubunun basına kapalı olan bölümünde aynı tavrı sergilememiş; tam tersine Bahçeli'ye yüklenmiş.
MHP liderinin "siyasi klonlama yapsınlar" önerisine sert çıkmış; çirkin bir teklif olduğunu söylemiş.
Zamanı geldiğinde meydanlarda MHP lideri ile hesaplaşacağını vurgulamış.

Plan: Milletle yürümek
Anlaşılıyor ki Erdoğan, "seçime kapalı olduğunu" ima eden Bahçeli ile hesaplaşmayı meydanlara bırakmış.
Peki Meclis'te nasıl bir yol izleyeceğini kapalı oturumda milletvekillerine açıklamış mı?
Aktarıldığına göre, "Ne A, ne de B planı; öyle bir şey yok. Milletle beraber, millete dayanarak bu süreç devam edecek" demiş.
Partiden ayrılma planı yapanlara da mesajını vermiş:
"Bu uzun ince yolda beraber yürüyeceğiz. Bu tren milletin trenidir, inen de bir daha binemez..."
Erdoğan'ın sözlerinin anlamı belli.
Eğer kapanma durumu söz konusu olursa, ara veya genel seçim kararı aldırmak için Meclis açık tutulacak.
Kapatma çıkarsa, bağımsız milletvekili olabilmek için Meclis'ten hemen seçim kararı çıkaracak.

Gerekçe sorunu
Ancak bağımsız aday olabilmesinin önüne bugüne kadar dile getirilenlerin ötesinde bir başka engel çıkma ihtimali duruyor.
O da Anayasa'nın Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının "gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağına" ve "yürürlüğe giremeyeceğine" ilişkin hükümleri.
Eğer AK Parti kapatılır, Erdoğan'a da siyasi yasak gelirse seçime girebilmesi için karar gerekçesinin de süratle yazılması gerekiyor.
Anayasa Mahkemesi'nde bugüne kadar 20 gün içinde yazılan gerekçe de var; 5 yıldır yazımı bekleyen de...
Eğer bir gecikme söz konusu olursa yasaklı hale gelen milletvekillerinin ara veya genel seçimde bağımsız aday olarak seçilmelerinin önüne yeni bir engel çıkabilme tehlikesi duruyor.
Nitekim Erdoğan'ın dün anayasanın bu hükmünü anımsatıp, "gerekçeli kararları bir an önce açıklayın" çağrısında bulunmasının nedeni türbandan çok geleceğe; yani parti kapatmaya dönüktü.
Ayrıca Erdoğan'ın Meclis'i temmuz sonu veya ağustos ortasına kadar açık tutması da "trenden inmelerin" önünü kesmez çoğaltır.
Çünkü tatilde bölgelerine dağılan milletvekillerinin birbirini görmeleri ve karşılıklı gaz vermeleri olmazdı.
Açık kalınca "ne olacak halimiz?" toplantıları ile trenden inenlerin sayısı artar.