Üzerinden bir yıl geçti...
O gün de tartışmanın odağında
"367 kararı" dolayısıyla yine Anayasa Mahkemesi vardı.
CHP lideri
Deniz Baykal ile kuliste karşılaştık;
"Biraz konuşalım" dedi.
Zaman zaman yaptığı gibi bir grup gazeteci ile Meclis muhalefet kulisinde sohbete başladı.
Havadan sudan sözlerin ardından Baykal, tartışmak istediği konuya girdi:
"Anayasa Mahkemesi çok yıpratılıyor. Bu kadar üzerine gidilmemeli. Bunu önlemek için acaba senato sistemine yeniden dönsek mi?" Hatta AK Parti'nin
"Grup toplantısı" için kullandığı eski senato salonunu göstererek espri de yaptı:
"Yeri de hazır; AK Parti'nin de elinden salonu almış oluruz..." Yasalar da sağlam çıkar Senato sisteminin 1960 sonrası denendiğini, yasaların süratli çıkışında aksama yarattığı için kaldırıldığını anımsattım.
Baykal bu sözlerime karşı özetle şu karşılığı verdi:
"Doğru da o günün şartları içinde iyi işletilemedi. Şimdi de kurumlar yıpranıyor. Senato sistemi olsaydı 367 tartışması da olmayacaktı. Sistemin anahtarı olarak hemen devreye girecekti. Yasaların biraz geç çıkmasına neden olduğu doğru ama şimdi de Cumhurbaşkanı'ndan veya Anayasa Mahkemesi'nden döndüğünde de gecikmelere yol açıyor. Hiç değilse senatodan sağlam çıkar..." Aslında CHP lideri Baykal'ın o gün
"yazılmamak kaydıyla" dile getirdikleri ile dün TBMM Başkanı
Köksal Toptan'ın söyledikleri arasında fark yoktu.
Zaten Baykal da dün Toptan'ın önerisine
"senato" yönünden karşı çıkmadı.
"Ortam yeni Anayasa tartışmaları için uygun değil" diyerek bugün için Anayasa değişikliğine olumlu bakmadığını söyledi.
Yöneticilerinden bazıları
"senatoya" karşı olduklarını söylese de CHP lideri bir yıldır senato konusunu kafasında tartışıyor.
AK Parti senatoya karşı Peki, Meclis Başkanı'nın önerisine partisi sıcak bakıyor mu?
Hemen yanıtlayalım: Hayır...
AK Parti Genel Başkan Vekili
Dengir Mir Fırat da dünkü sohbetimizde senato sistemine olumlu bakmadığını söyledi.
Fırat,
"Senatoların federe devletler hariç, Anayasa Mahkemesi olmayan ülkelerde" geçerli olduğunu vurgulayıp devam etti:
"1960 sonrasında da denendi. Faydasının olmadığı görüldü. Tartışılabilir, ancak ben fayda getireceğine inanmıyorum, sıcak da bakmıyorum." AK Parti'de sıcak bakmayan tek Fırat değil; dün sohbet ettiğimiz birçok yöneticisi de benzer düşüncedeydi.
Yeni yol haritası Peki, AK Parti bundan sonraki süreçte nasıl bir yol haritası izleyecek?
Görülüyor ki, 14 Mart'ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın kapatma davasını açtığı günden bu yana sürdürdüğü politikasında değişiklik yapmayacak.
Fazla germeden, kurumlar arasındaki çekişmeyi öne çıkaracak.
Bunu yaparken Anayasa Mahkemesi kararlarının meşruiyetini tartıştıracak.
Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa'nın 7'nci maddesindeki
"Yasama yetkisi Türk milleti adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Bu yetki devredilemez" hükmüne aykırı davrandığı tezini sürekli gündemde tutacak.
Kamuoyuna, Mahkeme'nin AK Parti'yi de anayasal yetkisini aşarak kapatabileceği imajını yerleştirmeye çalışacak.
Bu arada erken seçimden uzak durulacak.
AK Parti bu politikasında başarılı olur mu bilinmez.
Ancak şu kesin ki Meclis odaklı Anayasa Mahkemesi gerilimiyle sıkça karşılaşacağız...
Yayın tarihi: 8 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/08//haber,1E66513B3B9348BBB508E69EB3901D8E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.