"Araba devrilince yol gösteren çok olur" deyimine uygun şekilde önüne gelen AK Parti'ye bir öneride bulunuyor.
MHP lideri
Devlet Bahçeli'nin ardından dün de AK Partili Adalet Komisyonu Başkanı
Ahmet İyimaya öneri getirdi.
Anayasa Mahkemesi kararlarında bir olumsuzluk görülmesi halinde Meclis'in
"Askıya alıcı veto" yetkisini çalıştırma hakkı olması gerektiğini söyledi.
İyimaya'nın önerisi aslında üç dönem önce; 20'nci dönemde DYP milletvekili iken Anayasa Mahkemesi'nin
"mali denetim yetkisi" ile ilgili sınırlamaya tabi tutulmasına ilişkin bir öneriden ibaret.
İyimaya'nın bugün de teklif olarak hazırlayıp imzaya açılmasını istemek gibi bir niyeti yok.
İyimaya'nın hedefi dünkü sohbetimizde vurguladığı gibi
"konunun tartışmasına kendisinin de bir öneri ile katılmasından ibaret..." 'Askılı veto'ya soğuk Peki AK Parti yönetimi İyimaya'nın önerisine ne diyor?
Partinin etkin isimleri sıcak bakmadı.
AK Parti'de akil adamlar,
"Kapsamlı bir anayasa paketi içinde bu önerinin ele alınabileceği; tek başına gelemeyeceği" görüşünde.
Sürecin çatışmaya neden olmadan atlatılması niyetinde.
Veya,
"kartı gördük; yenisine bakalım" deyip yola devam etmek amacında.
Hedefleri, Meclis dahil ülkenin diğer dinamiklerini harekete geçirip yepyeni bir siyasi yol haritası ile
"erken seçimden de uzak durarak" süreci işletmek.
Anayasa değişikliğini de parti kapatma sonrasında oluşacak yeniden yapılanmaya bırakmak.
"Hatta mümkünse yerel genel seçimler sonrasına" ötelemek.
Bu arada
"AK Parti, Anayasa Mahkemesi'ni tahrik ediyor" görüntüsünden uzak durmak.
Bunu yaparken, Anayasa Mahkemesi'nin
"Meclis'in alanına müdahale ettiği" söylemini sürekli dile getirmek.
Yani, sorunun temeli Meclis; hatta milli irade ile Anayasa Mahkemesi arasında savını işlemek.
Bu görüşü dile getirenler,
"türban meselesinde yumuşama sağlanmış, hoşgörü içinde birçok üniversite de göz yummaya başlamıştı. Anayasa değişikliğine karşı çıktık, dinletemedik; durduk yerde başımıza dert açtık" diyen makul kesim...
Referandum isteyenler... Bir de
"üstüne gidelim" diyen şahinler var...
Onlara göre
"Meclis'e müdahale anında Meclis tarafından sert bir önlemle" çözülmeli...
Yani süratle bir anayasa paketi Meclis'e getirilmeli; Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinin kısıtlanması dahil birçok konu
"referandum yoluyla" halka çözdürülmeli.
Aynen Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan referandumlu süreç burada da tekrar edilmeli.
Bu kesimde yer alanlar
"Mücadele vermezsek biz de Erbakan'ın durumuna düşeriz" düşüncesinde olanlar.
Ancak bu düşünce sahiplerinin göremediği bir nokta var; Meclis'in 22 Temmuz sonrasındaki yapısı bugün yok.
AK Parti'nin 22 Temmuz öncesindeki gibi 367 gibi ezici çoğunluğu bulunmuyor.
O gün 40 fire dahi verilse, AK Parti dışından gelen destekle referandumlu çözümü sağlayacak 330 milletvekili bulunabiliyordu.
Halk da
"Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi" gerektiğine inanıyordu.
Bugün AK Parti'deki 339 milletvekilinden kaçının değişikliklerin tümüne destek vereceğini öngörmek olası değil.
Ayrıca gerilim de iktidarlara kazandırmaz...
Yayın tarihi: 10 Haziran 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/10//haber,77502EE8CD6E48049CDAFB051C27FC3A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.