kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Haziran 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Mahkeme yasal boşluktan kendine yeni görev çıkardı

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
Siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu: "Mahkeme, türban kararıyla anayasanın değiştirilemez maddelerinin denetimini yaptı. Ama anayasa ve uygulamada bunu kimin yapacağı belli değil. Mahkeme bu boşluğu kendi kendine doldurdu"..
Anayasa Mahkemesi'nin türban düzenlemesini iptal etmesi büyük bir tartışmayı başlattı; yargı siyasallaştı mı? Mahkemenin değişikliği içerik olarak incelemesi görev alanına giriyor mu? Bu kararla Meclis'in iradesi yok mu sayıldı? Çözüm ne? Bu karar AKP'nin kapatma davasını nasıl etkiler? Tüm bu soruları Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi, siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'na sorduk. Siyasi partiler, siyasal tutum ve eğilimler, siyaset kültürü üzerine çalışmalarıyla tanınan Kalaycıoğlu, uzun süre Işık Üniversitesi Rektörlüğü görevini de yürüttü.

* Anayasa Mahkemesi'nin türban değişikliğini iptal eden kararı siyasi mi?
Mahkeme, siyasal aktör haline gelmiştir. Kararının içeriği de siyasi nitelikte. Aslında mahkeme, siyasal rejimin hukuk çerçevesinde korunması işlevini görüyor. Bir anlamda bunun denetimini yapıyor. Bu denetimde zaman zaman siyasi çizginin nerede başladığı, nerede bittiği kaybediliyor.

* Bu kararla çizgi kaybedilmiş durumda mı?
Evet. Anayasa Mahkemesi, kararında yeni bir noktaya vurgu yapıyor. Gerekçeli karar çıktığında bunu daha net göreceğiz. Mahkeme, burada anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi hakkında tekliflerin dahi verilmeyeceğini düzenleyen dördüncü maddeye atıfta bulundu. Bu kararla bu maddelerin değiştirilememesi denetimini yaptı. Bunu da kendi denetiminin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak kararı verdi.

* Bu denetim mahkemenin görevi mi?
Anayasa'nın 148. maddesinde bu görev olarak yer almıyor. Eğer "Mahkeme Anayasa'nın 148. maddesinde konulmuş olan 184 imza, iki kere oylama, 300 küsur oydan ibaret bir denetim yapacaktır" dediğimiz zaman dördüncü maddenin denetimini yapamayacak demektir. Sorun da burada başlıyor.

* Nedir o?
Dördüncü maddenin kapsamına giren birtakım girişimlerin varlığını saptama görevi kimindir? Yasamanın mı? Meclis Başkanı mı yapacak? Özel bir komisyon mu kurulacak? Ya da her anayasa değişikliği referanduma mı götürülecek? Bu da bir alternatif. Kimin bakacağını mutlaka söylememiz lazım.

* Anayasa'da bunun yanıtı yok mu?
Tamamen boşluk. Bunun nasıl yapılacağı Anayasa'da hiçbir şekilde belirtilmemiş. Bütün Anayasa denetimi hukuken anayasa yargısına bırakılmış, sonra bu yargı denetiminin anayasa değişikliklerinde sorun olabileceği düşünülerek sadece şekille sınırlandırılmış. Bununla da yetinilmeyerek şeklin ne olduğu da tanımlanmış. Kimin denetleyeceği ise Anayasa'nın yanı sıra anayasa uygulamalarında da yok. Bunun bir teorisi yok, kuralı yok. Sadece boşluk var.

* Mahkeme, yasal boşluktan yararlanarak kendisine görev mi çıkardı?
Siyasette boşluk olmuyor. Anayasa Mahkemesi, bu boşluğu kendi kendine doldurdu. Dedi ki; "Bunlar dördüncü maddenin kapsamına giriyor. Madde dört, benim şekil incelememin bir parçasıdır. Çünkü anayasa uygunluğunu başka türlü inceleme şansım yok. Dolayısıyla madde dört açısından her anayasa değişikliğine bakarım."
Haberin fotoğrafları