Seçime râm olmak...

"Daha tamamlayacak çok yatırımımız, başlayacak projemiz var..."
AK Parti 22 Temmuz öncesi yayınladığı 169 sayfalık Seçim Bildirgesi'nde böyle diyordu. Reformlar sıralanıyor, öncelik "Anayasa", "Yargı", "Eğitim" ve "Ekonomi" ye veriliyordu.
Milletvekillerinin yemin edip göreve başlamasının üzerinden 10 ay geçti. O reformların biri dahi Meclis'e getirilemedi.
Peki, bundan sonra gelebilir mi?
Soruyu, AK Parti milletvekillerine yönelttiğimde yanıtları benzer oldu. İki dönemdir Meclis'te bulunduğu için tecrübe kazanmış bir milletvekilinin şu sözü ise her şeyi anlatmaya yetiyordu:
"Genel Kurul'da karar yeter sayısını tamamlayacak milletvekili bulmakta zorlanıyoruz, reform paketini nasıl geçireceğiz?.."
Ardından iç çekip hayıflandı:
"Vallahi geçen dönem bu dönemden iyiydi..."

Erken yorgunluk
Meclis'in erken yorgunluğu birçok gerekçeye bağlanabilir. İlk sıraya AK Parti hakkındaki kapatma davası da konulabilir. Ancak, kapatma davası öncesinde de Meclis'e benzer hava hâkimdi. Böyle bir ruh haliyle Meclis'te reform yapmak zor.
Haydi milletvekilleri zorla getirilir bir çözüm bulunur. Ancak hakkında kapatma davası yokken çıkaramadığı Anayasa reformunu AK Parti'nin bugün Meclis'e getirme şansı yok.
Aynı durum "Eğitim Reformu" için de geçerli. YÖK Yasası'nda değişiklik şansı rektörlerle tartışması nedeniyle ortadan kalktı.
Haydi bu iki konuyu bir yana bırakalım...
Altı yıldır "Kesinlikle olacak" dediği, AB çevrelerinden de destek bulduğu Yargı Reformu'nu gerçekleştirme şansı var mı?
O da son tartışmalara kurban verildi...
Bundan sonra yargı konusunda atılacak adım, ne kadar iyi niyetli olursa olsun yeni krizlere kapı aralayacak. Hele ki hiçbir sorun yokken dahi Yargıtay'ın üye sayısının 250'den 150'ye indirilmesinde kıyamet koptuğu anımsanırsa, böyle bir ortamda adım atmanın zorluğu daha iyi anlaşılır.
Zaten bunun ilk göstergesi de önceki gün yaşandı. Muhalefetin de tam kadro destek verdiği Hâkimler ve Savcılar Yasası üzerinde yapılacak değişiklik Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya'nın "haklı duyarlılığı sonucu" ertelendi.
Ekonomiye gelirsek...
Bugün hükümetle Merkez Bankası arasında anlaşmazlık ve gerilim yaşanıyor. Dolayısıyla, Maliye ile para politikası arasında oluşan bu uçurum ortamı da reforma izin vermez.

İki çıkış yolu
Bu ortamdan çıkış için AK Parti'de iki yol konuşuluyor.
İlki kabinede geniş kapsamlı değişiklik ile yeni başlangıç yapılması...
İkincisi ise kapatma davası sonucuna bağlı gündeme gelecek çifte seçim sandıklı formül...
Bildiri krizi öncesi ilk formül ağır basıyordu. Nitekim, bazı bakanlar kabine değişikliğinin rahatlama sağlayacağını kayda geçiriyordu.
Bugün bu ihtimal zayıflamış; ikincisi ağırlık kazanmış görünüyor.
Zaten, faiz dışı fazlanın düşürülmesi ve kemerlerin 7 milyar YTL sıkılmasından, sicil affına, çiftçi borçlarının ötelenmesinden, kredi kartlarıyla ilgili düzenlemeye kadar birçok alanda yapılan düzenlemeler de buna işaret ediyor.
AK Parti Genel Başkan Vekili Dengir Fırat'ın deyimiyle herkesin seçim sonucuna râm etmesi; yani boyun eğmesi sürecine girilmiş bulunuyor.