İktidar partisi grubunda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın davayı açtığı ilk günkünden farklı bir hava hâkim.
Grupta o günlerde oluşan
"yürüyelim arkadaşlar" coşkusu yerini sakinlik ve sessizliğe bırakmış.
Başbakan Erdoğan dün grupta konuşurken, kuliste sohbet ettiğim yakın çalışma arkadaşlarından birine bu tespiti yapıyorum.
Espriyle karşılık şu yanıtı veriyor:
"Coşkulu olacak hal mi bıraktılar..." Aslında bu cümle, AK Parti grubunda bir çok kişinin ruh halini yansıtmaya yetiyor.
Bu mücadele kararlılığının sona erdiği anlamına gelmemeli.
AK Parti'nin çekirdek kadrosunda yer alan isimleri ile dün yaptığım görüşmeler de bunu teyit eder nitelikte.
Önce mücadelelerini gerilim yerine
"sakin güç" yaratarak götürme taraftarı olduklarını kayda geçiriyorlar.
Bu arada,
"biz bunlara alıştık, efsunlandık; dişimiz, tırnağımız söküldü ama hala bizi aslan zannediyorlar" sözlerini de eksik etmiyorlar.
Mücadele için güvendikleri tek zemin ise kamuoyu; yeni seçmen...
"Olacağına inanmıyoruz" deseler de
Erdoğan'ın siyasi yasaklı duruma gelmesi halinde bir kenara çekilip oturmayacağını kayda geçiriyorlar.
Mücadelenin noktalanmayacağı, hatta daha etkin bir şekilde devam edeceğini vurguluyorlar.
5 yıl önce İkinci dikkat çektikleri nokta ise Erdoğan'ın beş yıl önceki pozisyonu.
AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 seçiminde de Erdoğan'ın yasaklı olduğu anımsatılıyor.
Seçimi kazandıktan sonra Erdoğan'ın siyasi yasağının bizzat CHP tarafından kaldırıldığına vurgu yapılıyor.
İnançları, Anayasa Mahkemesi üyelerinin de kamuoyunda AK Parti ve Erdoğan'a olan
"teveccühü görüp" buna göre kararını vereceği noktasında.
Dolayısıyla bugün parti kapanır ve Erdoğan yasaklı hale gelirse, kısa süre içinde yeni bir parti kurup yola devam edeceklerini belirtiyorlar.
Bu aşamada bir noktaya da dikkat çekiyorlar:
"Biz gerilim istemiyoruz. Çünkü biz bugüne kadar hep Türkiye'nin iyiliği için bir şeyler yaptığımızdan dolayı kazandık. Bugün bizi kapatırlarsa sonuçta zararı Türkiye'ye vermiş olacaklar..." Sayısal çoğunluk Bu çerçevede
"Partinin kapanacağına inanmıyoruz" vurgusunu sürekli dile getirseler de sonuçta bazı hesapları da yapmadan geçmiyorlar.
Bunun başında da Meclis çoğunluğu geliyor.
Hesapları, AK Parti grubunu kimin ne kadar parçalayabileceği üzerine kurulu.
Bu aşamada üzerinde durdukları şu iki isim dikkat çekici:
"Abdüllatif Şener ve Mesut Yılmaz..." Öngörüleri, bu iki ismin yeni bir siyasi parti kurmaları halinde AK Parti'den en fazla 40 civarı milletvekili koparacağı noktasında.
Eğer ki 40 kadar milletvekili de siyasi yasaklı hale gelirse toplam kayıp olarak hesapladıkları 80 milletvekili...
Geriye 250 milletvekilinin kalacağını belirtip ekliyorlar:
"En olumsuz senaryoda bile karşı taraf 276'yı bulup yeni hükümet çıkaramaz. DTP'nin de kapanıp, bazı milletvekillerinin yasaklı hale geleceğini de unutmayın. Biz olmadan bir şey olmaz..." AK Parti'de günden güne değişim gösterse de herkesin bir hesabı var.
Yayın tarihi: 7 Mayıs 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/07//haber,3D4512B64FD84886B74C1DEBBEB357CF.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.