kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Mehmet Ali Erbil, Gülben Ergen’in yeni başladığı şov programını Hüsnü Şenlendirici’nin adının kendisinden önce anons edilmesi nedeniyle terk etti.

Gösteri dünyasının kralı

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
Mehmet Ali Erbil, 1957 yılında İstanbul'da tiyatro ve sinema sanatçısı Sadettin Erbil'in oğlu olarak dünyaya geldi. Dedesi Nakşi bir Kürt şeyhiydi. Baba Sadettin Bey tipik bir 'Osmanlı' olduğu için oğluyla pek de ilgilenmedi. Anne ve baba, Mehmet Ali dört yaşındayken ayrıldı. Anne yeniden, bir subayla evlendi. Mehmet Ali de onlarla birlikte yaşamaya başladı. Ancak üvey baba ne kendisini ne de ağabeyi Mustafa'yı evde istiyordu. Zorda kalan her üvey çocuk gibi Mehmet Ali'ye de yatılı okulun yolu gözüktü. 1970 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü'ne yatılı olarak girdi. Aslında tek istediği Hariciye'ye girip diplomat olmaktı. Ünlü olduktan sonra sık sık yaptığı röportajlarda belki de herkesi çok güldürmesini sağlayan bu mutsuz çocukluktan mutlaka bahsedecekti. Okulla birlikte Devlet Tiyatrosu'nda konuk oyuncu olarak görev almaya başladı. Daha 17 yaşındayken ruhsal sorunları olan bir genci anlatan Küheylan adlı oyunda başroldeydi. Rol arkadaşı usta oyuncu Kerim Afşar, hocası ise Cüneyt Gökçer'di. Oyundaki performansı o kadar çok beğenilmişti ki, oyundan çıkan herkes başının iki yanına geçirdiği at masklarıyla sahnede muhteşem bir oyun sergileyen bu genç adamın kim olduğunu soruyordu. Konuk oyuncu olmasına rağmen o yıl en iyi oyuncu ödülünü aldı. Devlet Tiyatrosu'nda kadrolu sanatçı oldu. Maaşlı sanatçı olmak biraz canını sıkıyordu. Daha çok para kazanmak istiyordu. Gözünü müzikallere, başrolde bir yıldız olmaya dikmişti. Eşsiz sahne performansıyla bunu hak ediyordu. "Şımarıklık yaptı," diye birkaç kere maaşı kesilince Ankara'dan İstanbul'a geldi, gösteri dünyası ve televizyonda sivrileceği yola ilk adımını attı.

SÖMESTR FİLMLERİ
Tiyatro geride kalmıştı ama pişman değildi; "Hiçbir zaman idealist olmadım. Ne yani, aç mı kalsaydım?" diyordu. Daha televizyonun tek kanallı olduğu dönemde 'patlama' yaptı. Derya Baykal ile Metronom adlı programı sundu, ardından Çiğdem Tunç ile devam etti. 1989 yılında başlayan özel televizyon furyasıyla bir efsane haline geldi. Çarkıfelek adlı yarışma programıyla zirveye çıktı. Üstelik bunu Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Beyazıt Öztürk, Okan Bayülgen gibi farklı bir mizah ve şov anlayışına sahip isimlerden çok önce, bütün ülkeyi tek başına güldürebilmek gibi bir zorluğun üstesinden gelerek yaptı. Sahip olduğu o 'şeytan tüyü' sahneden, kameralardan akıp, televizyon başındaki izleyicilere kadar ulaşıyordu. Sunduğu yarışma programında seyircilere, yarışmacılara olmayacak laflar ediyor, hemen her defasında "Bu kez ne yapacak?" merakını giderecek bir şeyler yapmayı beceriyordu. Televizyondaki başarısı atv'de uzun yıllar yayınlanan Tatlı Kaçıklar'la sürdü. Bu dizi, belki de Türk televizyonlarında başarı kazanan ilk sit-com'du ve Mehmet Ali de başrollerden birindeydi. Erbil son yıllarda daha çok çocukları eğlendirmek için sömestr aralarına denk getirilen filmlerle gündemde. Neredeyse yılda iki filmde mutlaka oynuyor; Maskeli Beşler: Kıbrıs, Emret Komutanım Şah Mat, Dünyayı Kurtaran Adam'ın Oğlu, Keloğlan Kara Prens'e Karşı, Hababam Sınıfı Üç Buçuk, Hababam Sınıfı Askerde, Hababam Sınıfı Merhaba... Zirveye çıktığında aşkları, oyunculuğunun da şovunun da ötesine geçti. Yürümeyen evliliklerinin üzerine mankenlerle, sunucularla yaşadığı aşklar magazin dünyasını tek başına besleyecek renk ve çeşitteydi. Özlem Yıldız, Nefise Karatay, Ebru Cündübeyoğlu... Sedef Altınbaş ile evlendiğinde de bu ilgi sürdü. Daha çok yaşıtı olan kaynanasıyla konuşuldu. Son olarak Tuğba Coşkun ile evlendi. Bir de çocukları oldu. Bu evlilikle Erbil'in aşk haberleri magazin gündeminden düştü.

KIRDIĞI POTLAR
Ama asıl düşüşü, bir dönem kendisini efsane haline getiren potlarıyla oldu. Kazara açık kalmış bir mikrofondan oğlu için hediye isteyen bir seyirciye "Senin oğlunun ... koyim," dediği duyuldu. Keloğlan Karaprens'e Karşı filmini eleştiren Atilla Dorsay'a "Beyni sulanmış, ne yazdığını bilmiyor," dedi. Kurban Bayramı'nda kadınlara "Kuş gribine yakalanmak istemiyorsanız, kuşlara dokunmayın," dedi. Yaptıklarının farkında olduğunu gösterircesine "Sıkıldım bu lay lay lom işlerinden," diyerek yeniden tiyatroya dönmek istediğini söylediği dönemde kariyerinin en büyük çamını devirdi. 9 Haziran 2006 günü canlı yayınlanan Ya Şundadır Ya Bunda programında 'maskot' olarak görev yapan ve tesadüfen 'iç çamaşırı giymemiş' bir adamın pantolonunu indirince manzara bütün Türkiye'yi rahatsız etti. O güne kadar ne derse desin alkışlanan Erbil, bir anda 'ahlaksız' ithamlarıyla yuhalandı, bir tür linçe uğradı. RTÜK programın yayınlandığı televizyon kanalına çok ağır ceza verince, Erbil köşesine çekildi. Mehmet Ali Erbil iki yıl sonra yeniden sahnelere, ekranlara dönmek için ısınma turları atıyor. Çok ilgi görmese de Kanal 1'de Çarkıfelek programı hâlâ devam ediyor. Bu programda Paris Hilton'u beklerken yaptığı 'Ergenekon' esprilerinden sonra 'kumar oynarken' basılması ise oyun bitse de 'şovun süreceğini' gösteriyor.

EFSANE BİTTİ MI?
Peki, 'gösteri dünyasının kralı' Mehmet Ali Erbil efsanesi bitti mi? Mehmet Ali ve potları tarih sahnesinde hoş anılar olarak mı kalacak, yoksa yeniden o ihtişamlı günlerine, daha büyük çamlar devireceği sahnelere dönebilecek mi? Mehmet Ali olmadan şov ve sahne dünyasının bir yanının eksik olduğu, boşluğunun öyle kolay kolay doldurulamadığı kesin. Hem, onu herkesin, hepimizin yıldızı yapan o 'şeytan tüyünden' pek de bir şey kaybetmese de başına gelenlerden sonra 'fütursuzluğundan' bir şeylerin yitip gideceğini kestirmek çok da zor değil. Fakat ne derseniz deyin, yaşı 50'yi devirse de hâlâ 'çocuk' kalabilen, pek çoğumuzun mahalledeki 'haşarı kardeşi' ya da 'asla adam olmayacak ağabeyi', atılamayan, satılamayan çapkın 'kuzeni' olan Mehmet Ali bir kez daha küllerinden doğmak zorunda. Çünkü ülkenin 'çam devirecek', aklına geleni söyleyip hepimizi hayretlere gark edecek adamlara her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var...