kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Mayıs 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Hıncal'a hakaretle şampiyon olunsaydı..

Fenerbahçe spor kulübü resmi sitesinde ikinci kez beni hakarete boğdu.. Holiganlara ve kimden işaret aldıkları herkesçe iyi bilinen tetikçilere hedef gösterdi.. Ne var ki yazdıkları yazının altına imza atma cesareti dahi gösteremeyip, bu çirkin satırların ayıbını tüm Fenerbahçe kulübüne ve camiasına mal etme çirkinliğine düştüler.. Ama yemezler. Fener camiasının ne düşündüğünü ben iyi biliyorum çünkü.
Bu sövgü ve tehditler beni zerre sarsmıyor. Özgür eylem ve söylemlerimi hiç tereddüt etmeden sürdürüyorum ve sürdüreceğim. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Fenerbahçe'nin emir kulu gibi davranan Türkiye Spor Yazarları Derneği, mesleğe karşı yapılan bu rezil saldırı karşısında ölüm sessizliğini sürdürür, hatta "Sözüm ona" Başkan Esat Yılmaer, için için mutlu olurken, gerçek sivil toplum örgütü olduğunu iyice hissettirmeye başlayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, o imzasız yazıların sahiplerine derslerini anında veriyor.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım iyi bilmeli ki, Hıncal'a hakaretle şampiyon olunsa, Fenerbahçe şimdi fark atmış kutlamalar yapıyordu. Oysa, bu yılın dökülen, dağılmış, hocasız, maddi manevi iflas etmiş Galatasaray'ından altı puan fark yediler.
Ve bu altı puan fark, Hıncal'ın eleştirilerinin ne kadar gerçekçi, ne kadar doğru ve haklı olduğunu ortaya koydu.
Bu farkın sorumlusu tek başına Aziz Yıldırım'dır..
Başarıların sahibi tek başına o değil mi?.. O zaman?..
Fener'de tüm kararları Aziz Yıldırım tek başına alır ve uygular. Yönetim göstermeliktir. Toplandığını, karar aldığını bilen, gören, duyan, yazan yoktur.
Yönetim Kurulu üyelerinin bir bölümü hiç ortada görünmezler. Bir bölümü, Aziz Yıldırım'ın kötü polislerini oynar.
Kutsal İttifak medyasının durmadan "Yılın Spor Adamı" seçtiği Aziz Yıldırım kötü laf etmez çünkü O iyi polisi oynar. İşaret ettiklerine hedef gösterdiklerine tetikçileri saldırır.
Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım'ın haberi ve izni olmadan sinek uçmaz, yaprak kıpırdamaz. Her şeyi o düşünür, o planlar, o yapar, ya da emreder yaptırır.
Aziz Yıldırım'ı eleştirmek de yasaktır. Babı Ali'nin hiç ama hiç bir F.Bahçe yazarı, ya da yorumcusu, mesela Kazım Kanat'ın Beşiktaş'ı ve başkanını, benim Galatasaray ve başkanını eleştirdiğim gibi sert ve devamlı eleştirmeyi aklından bile geçirmemiştir. Geçiremez de. Aziz Yıldırım'ın susturmak için çeşitli metodları vardır ve başarıyla uygulanır.
Bu yüzden Fenerbahçe'de en fahiş yanlışlar bile görülmez, tartışılmaz.. En küçük başarılar efsane haline getirilir ve taraftar uyutulur..
Ta ki, takke düşüp kel görünene kadar..
Bu yılın perişan edilmiş Galatasaray'ının altı puan gerisinde kalmanın artık saklanacak, mazeret bulunacak yanı yok.. Ama gene bakın medyaya.. Kıyameti koparan, Aziz Yıldırım'ı sorumlu tutan tek Fenerli yazar yorumcu var mı?..
İşte bu tabloya bakarak diyorum ki, Fenerbahçe'nin bu hezimetinin sorumlusu aslında Aziz Yıldırım değil, onu ilahlaştıran medyadır. Kutsal İttifak Medyası.. Eleştirmekten korkan, çekinen ya da kişisel hesapları içinde düşündüklerini söylemeyen Fenerli yorumcular..
Benim sene başından beri söyleyip durduklarımı, bugün, testi kırıldıktan sonra mecbur olup söylemeye başlayanlar, acaba biraz vicdan azabı duyuyor mu?.
Aziz Yıldırım, verdiği işaretlerle hempalarını üzerime salıp, tehdit, hakaret, şantaj susturmaya çalışacağına bir an, tek bir an düşünseydi, "Yahu bu adam ne demek istiyor" diye, Fenerbahçe bugün şampiyondu. Çünkü Fener'in elinde Hıncal'ın dediklerini yapacak güç vardı..
Neler dedim..
Bir özet..
1. En iyi oyuncusu Mehmet Aurelio olan takım iyi takım değildir. Aurelio büyük futbolcu değil, sıradan bir iyi niyetli görev adamıdır. Fener'de varlığı ve yokluğu arasındaki fark, medyanın göstermeye çalıştığı kadar büyük değildir. En iyi buysa, gerisi vasat ve sıradan bir takımdır.
2. Fenerbahçe'nin iyi takım, büyük takım olması için transfere ihtiyacı vardır. Üç mutlak, bir de "iyi olur" denecek transfere..
3. Mutlak transferler, bir stoper, bir oyun kurucu, bir santrfordur. Çünkü..
Edu ve Lugano güvenilir savunmacılar değil. Oyun içinde çok hata yapıyorlar. Hem pozisyon, hem bireysel. Çok hatalı ve dengesiz oynuyorlar. Her an takımı 10 kişi bırakabilir, penaltı yaratabilirler. Kendi kalelerine de gol attılar, gördünüz. Uğur Meleke Galatasaray maçı öncesi Tele-Pazar'da "Galatasaray'ın en tehlikeli forveti Edu bugün" dedi.. Golü gördünüz. Fener'e Popescu gibi bir "Beyin" stoper gerek dedim, durmadan. Oynayan ve yanındakileri de düzene sokup oynatan.
Alex oyun kurucu değil, Alex hatta büyük futbolcu değil.. "Büyük futbolcu büyük maçlarda ortaya çıkar, hani nerde Alex" dedim. Küçük maçların küçük golcüsü ve duran topların iyi vurucusu olmak Fener'e yetmedi. Onda bir Hagi görmek hayali ile yanıp tutuşan Fener medyası da gerçeği görmek istemedi. Fener koca bir sezonu oyun kurucusu olmadan geçirdi. Gökhan ve Uğur'un parlamaları ile kanat akınları yapmaya başlayınca biraz silkindi, o kadar.
Semih'in de Kezman'ın da iyi birer yedekten öteye gitmeyecekleri başından beri belliyken, santrfor da aranmadı. Galatasaray'ın yolladığı iki (Necati ve Hasan Kabze) ve iki forvetle oynadığı için üçüncüyü kulübede tuttuğu üç santrforun hepsi (Hakan, Ümit ve Nonda) bu yılın Fener'inde direkt oynardı.
Oysa Fenerbahçe, işte Sezar'ın hakkı Sezar'a Aziz Yıldırım sayesinde fevkalade sağlam bir ekonomik yapıya oturmuştu. Gişe, Fenerium gelirleri katlanmıştı. Zengin yöneticiler sayesinde, gerektiği anda sıcak para bulunuyor, peşin ödeme yapılıyordu. Fener'in FIFA'da davaları yoktu. Dışarda kimse "Alacağım var" diye gezmiyordu. Yani Fener istediğini transfer edecek maddi, manevi güce sahipti. Roberto Carlos transferiyle de bunu kanıtlamıştı. Bu güce rağmen eksikler tamamlanmadı.
Fener başkanı sezon başından itibaren "Üç kupayı da alacağız" sakızını çiğnerken, bu eksiklikleri her hafta söyledik ve yazdık. Ara transfere girerken, uzun uzun anlattık.. Ne yaptı Aziz Yıldırım?.. Bu boşluklar aynen dururken, gitti Maldonado'yu aldı. Ne kokar, ne bulaşır, beş metre içinde oynayan, üç metreye pas atan adamı.. Ön libero aldı Fener, düşünebiliyor musunuz?.. Santrforu, stoperi ve oyun kurucusu yokken, ön libero aldı.. Milli takım düzeyinde beş ön liberosu olduğuna bakmadan.. Aurelio, Selçuk, Kemal, Ali Bilgin, Deniz.. Hatta beceriksizlik ve başarısızlık sonucu ziyan edilen Appiah varken, bir ön libero daha aldı Fener, alay eder gibi..
4. Sezon başında Tuncay gönderilirken "Fener Tuncay'ın yerini dolduramaz" dedim.. "Futbolundan ötürü değil. O eksiği kapamak kolay.. Fener'in Fenerbahçe ruhu taşıyan tek adamı o.. Yenilgiyi kabul etmeyen, son düdüğe kadar savaşan, savaşmakla kalmayıp, arkadaşlarını da sürükleyen, tribünleri yöneten, ayağa kaldıran bir tek o var Fener'de.. Şimdi kim yapacak bu işi" dedim.. Kimsenin yapmadığı, yapamadığı görüldü.
"Yabancı transferi serbest kalmalı" hevesi ve kafasındaki Aziz Yıldırım, dokuz yabancıyla oynattığı Fener'i, nerdeyse yabancısız oynayan Galatasaray'ın altı puan gerisinde kalınca gerçeği nihayet anladı mı acaba?.
Antrenörü bile olmayan, o dağılmış, parçalanmış Galatasaray'ı finalde toplayan ve yenilmez yapan şeyin "Takım Ruhu" olduğunu Galatasaraylı futbolcular bizzat açıkladı. Bursa'daki sağır sultan duydu. Herkes yazdı.. Peki Fener'in ruhu nerdeydi, mesela Trabzon maçında?.. Oftaş Galatasaray'ı yense, Trabzon'dan hangi yüzle döneceklerdi?.
5. "Özellikle de Avrupa'da iyi sonuç istiyorlarsa, Fener'in bir de büyük kaleciye ihtiyacı var. Üç esas transferden sonra, bütçe uygunsa, o da yapılmalı" dedim gene sezon başından beri.
6. Zico'nun henüz Teknik Direktör olmadığını anlattım hep.. "Bu işi Fener'de öğreniyor" dedim. "Zico'nun oyun taktikleri de, kenar yönetimi de yeterli değil. Rakibe ve maça göre düşünmüyor. Bir, tek bir planı var. Chelsea'ye de Kasımpaşa'ya da onu uyguluyor. Maç nasıl giderse gitsin, değişiklikleri de, maça ve skora göre değil, evdeki hesaba göre yapıyor. Tek planlı hocayla büyük takım olunmaz" dedim.. Şimdi bütün ülke Zico'yu ne diye eleştiriyor peki?.
Bugün gelinen nokta..
Üç kupadan alınanı Hiç!..Benim başından beri yaptığım tüm eleştirilerin hem de nasıl doğru ve haklı olduğu da meydana çıktı. Kimse inkâr edemiyor.
O zaman yapılması gereken ne?..
Fener sitesinde Hıncal'a sövmek.. Sövmeye devam etmek.. Hadi bugün bir imzasız yazı daha yayınlayın.. Ama kendinize zerre güveniyorsanız, bu yazıyı da yanına koyun ve Fener camiasına sorun bakalım, kim haklı..
Aziz mi, Hıncal mı?.
Siz onu yapmazsınız. Yapamazsınız. Sadece söversiniz.
Sövün dostlarım.. Sövün, ama seneye başarılı olmak istiyorsanız, dediklerini de yapın!..