Eğer kolay yolu seçseydim, Porto'da kalırdım. Güzel mavi bir koltuk, arkamda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, Tanrı ve Tanrı'dan sonra ben." Bu sözleri söyleyen Jose Mourinho, Chelsea'yi 50 yıl aradan sonra ilk, toplamda ise iki kez şampiyon yaptı. 12.6 milyon YTL yıllık ücret alan Portekizli teknik adam, 20 Eylül 2007'de Rosenborg beraberliğinin ardından kulübün patronuna
"Bana işimi öğretme" diye diklenince istifa ettirildi. Onun yerine sadece 2 milyon YTL yıllık ücret alan; teknik direktör olunca maaşı 6.8 milyon YTL'ye yükseltilen futbol direktörü Avram Grant getirildi. Kimsenin ciddiye almadığı İsrailli teknik adam, Jose'nin Chelsea'de üç yılda yapamadığını yaptı ve takımı Şampiyonlar Ligi'nde finale çıkardı ve Sir Alex Ferguson'lı Manchester United'ın sadece iki puan gerisinde ligi tamamladı.
Mourinho ile geçen sezon 33 gol 13 asist ile oynayan Drogba, bu sezon sadece 15 gol atabildi. Geçen yıl 21 gol atan ve 21 asist yapan Lampard'ta ise bu rakam 19 gol 14 asiste düştü. Buna rağmen Mourinho döneminin küskünleri Joe Cole ve Ballack'ı devreye sokan Grant, ne hakemle, ne rakiple ne de bir başkasıyla uğraştı. Sonuçta başarı geldi. Ya Cevat Güler? Sadece 3 bin 500 YTL olan maaşı teknik direktör olunca maç başına 7 bin 500 YTL'ye çıkan ve futbolcuların "Cevat Baba" dediği Güler, sıkıntılı G.Saray'ı, yılda 2.8 milyon YTL alan meslektaşı Zico'nun çalıştırdığı Fenerbahçe'nin önünde şampiyonluğa ulaştırdı. Futbolda her geçen gün oyuncuların takım üzerindeki etkisi gittikçe artıyor.
(Acaba etkileri hep fazla mıydı?) İki yıl önce Barcelona'yı hem lig hem Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon yapan Rijkaard bugün yerden yere vuruluyor. Peki iki yıl önceki Ronaldinho ve Eto'o ile bugünküler arasında dağlar kadar fark yok mu?
MONARŞİK BAŞKAN DEVRİ Çocukluğumda bir spor izleyicisi iken bütün fatura futbolculara kesilirdi. Sonra tüm yazarlar, sahadaki 11
(değişikliklerle beraber 14) kişiyi değil, kulübedeki bir kişiyi eleştirir oldu. Büyüdüğümde futbol dev bir endüstri oldu ve hatalardan payını yönetimler de aldı. Şimdi sıralamalarda futbolcuların başarısızlıklardan sıyrıldığını görüp şaşıyorum. Hep tartışılır ya
"Teknik adamın takıma etkisi nedir?" Kimine göre yüzde 10; kimine göre yüzde 100. Alex Ferguson, Arsene Wenger gibi; takımı kuran, uzun vadeli transfer yapan, yıldız gönderip yerine gençleri alabilen teknik adamların etkileri yüzde 100'e yakın olabilir. Zico'ya, Cevat Güler'e ya da Kalli'ye çok yüklenip futbolcuları işin içinden çabuk sıyırıyoruz. Burada bir hata yok mu?
Üstelik yeni futbol yönetimi tarzında özellikle kulüp patronlarının ya da Aziz Yıldırım gibi demokratik yöntemle gelip monarşik yöntemle yöneten başkanların elinin teknik direktörün hep üzerinde olduğunu ve kendisinin önüne geçince de ipini çektiği günler yaşıyoruz. Bu yüzden eleştirirken ne Zico'yu yerden yere vurmalı, ne de kendisini Tanrı'dan sonra gören Mourinho'yu göklere çıkartmalıyız. Sadece üç oyuncu değişikliğinin olduğu, taktiklerin gittikçe birbirine benzediği ortamda teknik direktörlerin oyuna etkisi çok tartışılır. İster adı Jose, isterse Cevat olsun. Madem futbolcu isterse
'hocasız' denilen takımı şampiyon yapabiliyor.
'Hocalı+paralı+huzurlu takım' şampiyon olamıyorsa teknik adam kadar, futbolcuların da suçu yok mudur?
Bugünkü Tüm Yazıları
Teknik direktörün önemi: Grant ve Güler
Yayın tarihi: 14 Mayıs 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/14//ozturk.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.