The Economist dergisi, son sayısında,
"Türkiye, demokrasinin laiklikten önemli olduğunu göstermeli" dedi. Laiklik ilkesinin zaten "
demokrasi" kavramının içinde mündemiç olduğunu fark edemeyen kimi basın mensubu ve politikacı, bu görüşü eleştirdi.
Oysa, demokrasi varsa, zaten laiklik vardır. Ama, bunun aksi doğru değil. Eski komünist ülkeler, Saddam'ın Irak cumhuriyeti, Hafız Esat'ın ve oğlunun Suriye cumhuriyeti, Azerbaycan, aklımıza gelen ilk laik örnekler.
Demokratik rejime sahip ülkelerin bazılarını inceleyelim. Laiklikten söz etse de etmese de, hepsinde, inançlara karşı eşit mesafenin ve inanç özgürlüğünün korunduğunu görüyoruz. İnsanlara, bir dinin şartlarına uymaları veya uymamaları için baskı yapılan bir ülkede demokrasiden söz edilemez ki!
- Japon Anayasası'nda laiklik kavramı yer almaz. Ama 20'nci maddede,
"Hiçbir dini kuruluşa devlet ayrıcalık tanımayacak veya üzerinde herhangi bir siyasi otorite kullanamayacaktır... Devlet ve kuruluşları, dini telkin veyahut herhangi bir dini eylemden kaçınacaktır" denilmekte.
- İsveç'te, Kral'ın, Lüteryen Kilisesi'ne bağlı olması zorunluluğu var. Buna mukabil İsveç Anayasası şu hükümleri ihtiva ediyor:
"Irk, dil ve din azınlıklarının korunması, kendi kültürel, sosyal hayatlarını geliştirme fırsatları ilerletilmelidir. Bütün vatandaşların kamu yönetimiyle olan ilişkilerinde, kişilerin kendi dininin ibadetlerini yalnız veya başkalarıyla birlikte (cemaatle) yapma hürriyeti teminat altına alınmıştır." - Alman Anayasası'nda, laiklikle ilgili özel bir madde bulunmuyor. Ancak kanun önünde eşitliği düzenleyen 3'üncü maddede,
"Hiç kimsenin cinsiyet, soy, ırk, dil, bölge ve orijin, inanç veya siyasi görüşü dolayısıyla zarara uğratılamayacağı veya imtiyazlı kılınamayacağı" öngörülmekte. Federal Almanya Anayasası, 1919 Anayasası'ndaki inanç özgürlüklerine de atıf yapıyor. Buna göre,
medeni ve siyasi haklardan yararlanma ve kamu görevlerine giriş, dini inanca bağlanamaz. Kimse, bir Kilise ibadetine veya törenine katılmaya veya dini yemin etmeye zorlanamaz. Dini topluluklar kurma hakkı, güvence altındadır. Her dini topluluk, kendi işlerini, bağımsız olarak düzenler ve yönetir. Görevlilerini, devlet katılımı olmaksızın belirler. Dini topluluklar, kamu tüzel kişiliğini haizdir. Kamu tüzel kişiliği niteliğindeki dini topluluklar, eyalet hukukunun tesbit ettiği şartlar çerçevesinde vergi toplayabilir." - Hollanda Anayasası:
"Din, inanç, politik görüş, ırk veya cinsiyet veya diğer herhangi bir zeminde ayrımcılığa izin verilmez... Kamu otoriteleri tarafından sağlanan eğitim, herkesin dinine ve inancına saygılı olarak kanun tarafından düzenlenir. Kamu kaynaklarından finanse edilen okullara ait standartlar kanun ile düzenlenir; özel okullarda ise eğitim, dini inançlara saygılı bir biçimde düzenlenir." - Amerikan Anayasası'nın ek 1'inci maddesi, din özgürlüğüne kuvvetli bir vurgu yapmaktadır:
"Kongre, bir dini tesis eden veya serbestçe bir dinin ibadetini yapmayı yasaklayan... kanun yapamaz." - İspanya Anayasası'nda
"laiklik" ten söz edilmez. Bunun yerini
"özgürlük, adalet, eşitlik ve siyasal çoğunluk" almış durumdadır:
"Kişi ve toplumların fikir, din ve mezhep özgürlükleri, uygulamaları, kamu düzeninin muhafazasına aykırı olmamak kaydıyla hiçbir kısıtlamaya tabi tutulamaz ve kanunla korunur. Hiçbir dinin, devlet dini özelliği yoktur. Kamu kuruluşları, İspanyol toplumunun dini inançlarını dikkate alır ve bu şekilde Katolik Kilisesi ve diğer dini temsilcilerle gerekli işbirliği ilişkilerini muhafaza eder."
Yayın tarihi: 8 Nisan 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/08//haber,ECA547291B994408B02D24CE821AD33C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.