En sonunda benim dediğime geldiler işte! Günlük spor süresi en fazla 15 dakikaya inmiş durumda. Yıllardır bunu anlatmaya çalışıyorum. Çalışan, eğlenen, gazete okuyan, alışverişe çıkan, gevezeliği seven, saç kestiren, ailesini ziyaret eden normal bir insan, her gün bir buçuk saatini nasıl spora ayırır kardeşim?! Fikrimce, matematiksel olarak mümkün değil. Zaten fikirlerimin hepsi çok değerli ve akılcı! Ama işte uygulatacak merci bulamıyorum maalesef. Ancak yıllar sonra bir şirketin aklına geliyor, o zaman da ben fikrin patentini almadığım için, aslında benim düşüncelerimden çıkarak yaratılmış ürünü para verip almak zorunda kalıyorum. Haksızlık, fekat hayat böyle... Ben yıllardır bunları söylerken 'Power Plate' diye bir alet, dünyada yayılmaya başlamış. Üstüne çıkıyorsun, düğmesine basıyorsun, başlıyor seni titretmeye... 'Vibrasyon Egzersizi' denen, yeni bir hikâye bu. Kaslara yüksek bir titreşim vererek müthiş spor yapmış etkisi yaratıyor. Günde yedi dakika titremek yetiyor. Ve sözgelimi orta yaşlı bir insanın günde bir saat yürüyüşü, bu alet üzerinde geçirilen dört dakikaya tekabül ediyor. Şimdi son moda, bu aletin bir de sağa sola hareket ederek titretenlerinden... Maxuvibe diye bir tane var mesela bu prensipte. Ayriyeten masaj da yapıyor. İnternette titreşim egzersizi yaptıran farklı aletlerin şirket çalışanları ve kullanıcıları birbirlerine giriyorlar, "Seninkisi daha iyi benimkisi daha iyi," diye! Kan gövdeyi götürüyor. Olay şuradan çıkmış: 70'lerin sonunda Rus kozmonotlar uzayda çalışırken, zamanla yerçekimi eksikliğinden kas kaybetmeye, pörsümeye başlamışlar. Onlara o dar alanda, yerçekimsiz ortamda spor yaptıracak, daha doğrusu kaslarını çalıştırıp diri tutacak bir formül geliştirilmiş: Titreşim egzersizi. Ve yıllar sonra spor salonları, bu prensibi geliştirip güçlendirerek, yaratılan titreşim aletlerinden birer tane edinmeye başladılar. Çünkü salona giren potansiyel üye, önce soruyor: "Titretiyor musunuz?" Cevap "Hemi de nasıl, zangır zangır, hemi de sağa sola kıvıra kıvıra," değilse, yandın! Vur kilidi spor salonuna, çık git. En son duyduğum hikâyeyse Nişantaşı'nda yeni açılan hızlı spor salonu... Titreşim sistemi değil. Bisiklet, step aleti ve eliptik karışımı bir zamazingo, günde sekiz dakikada sizi forma sokuyor. Dört dakika üst vücut, dört dakika alt vücut olmak üzere, söylenenlere bakılırsa, kan ter içinde kalıyormuşsunuz. Bu tür 10 dakikalık spor yöntemleri hakkında bilinmesi gereken en önemli şey, bittabii, size çılgınlar gibi kilo verdirmedikleri. Yani zayıflamak istiyorsan kardeşim, kaymaklı ekmek kadayıfını çifter çifter götürdükten sonra, çıkıp üç dakika titremekten, sekiz dakika hızlı spor salonuna takılmaktan medet ummayacaksın. Bahsettiğim çözümler, kilosundan çok şikâyet etmeyen, ama kaslarını çalıştırıp, çakı gibi olup bir de yağ yakmak isteyenler için... Hayatımın en iyi yatırımı olacağını düşündüğüm için eve bir titreme aleti aldım. Her gün evdeki eliptik bisiklet ve yürüme bandına pis pis sırıtıp, önlerinden geçip çıkıp, dört-beş dakika titriyorum. Ne spor ayakkabı giyme mecburiyeti var, ne de eşofman. Ter içinde kal, duşa gir, çık, saçını kurut derdi de ortadan kalkmış durumda. Sadece bir hafta oldu ama belki de psikolojik olarak, sonuçları görmeye başladım. İşte yıllardır anlatmaya çalıştığım buydu! Ancak "Günde en fazla 10 dakika!" dersen, bizim gibi miskinlere spor yaptırabilirsin. Fikir benim fikrimdi ama aleti para verip aldık. Şimdi en son fikrimi kamuoyuna açıklıyorum: Öyle bir cep telefonu istiyorum ki, fotoğraf çekme, oyun oynama, rejisörlük yapma, müzik çalma, orkestra yönetme, amuda kalkma, cirit atma gibi özellikleri olmasın. Telefon edilsin, mesaj atılsın, internete girilsin sadece. Ama pili aylarca gitsin. Şarj kelimesi hayatımızdan çıksın. Hangi firma bunu yapacaksa, bakınız yüzde filan istemiyorum, bir teşekkür mektubu ve yapılacak telefondan bir adet hediye edilmesi yeter! Ne? 666 saat pili bitmeyen telefon mu çıktı? Aman be kardeşiim!
Yayın tarihi: 13 Nisan 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/13/pz/birsel.html
Tüm hakları saklıdır.