SİVİL toplum kültürüne yeni yeni alışan Türkiye, siyasetin kritik dönüm noktalarında ilginç olaylara sahne oluyor. Çoğu yasal çerçevede kurulmuş örgütler, hassas dengeler bozulmaya yüz tuttuğunda bir anda devreye girebiliyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne ise özel bir paragraf açmak gerekiyor.
Rifat Hisarcıklıoğlu, yaklaşık 7 yıl önce sürpriz biçimde başkanlık koltuğuna oturduğunda, uzun vadeli planları yoktu. Camia, bir tür darbe ile işbaşına geldiğini düşünerek tepki göstermişti. O, sabırlı bir dizi adım attı. Önce tüm Türkiye'deki oda ve borsaları tek tek dolaştı. Kendini tanıttı. Yerel düzeyde mali sorunlar yaşayan başkanlara yardım ederek gönüllerini kazandı.
Ardından basın, devlet ve kamuoyu ile ilişkiler geldi. Bu noktada avantajlıydı.
Kayseriliydi, kolejliydi, asker babanın çocuğu idi, muhafazakar dokusunu liberal görüşleriyle bütünleştirmişti. Haliyle komutanlar, yüksek yargı ve dış çevrelerle diyaloğu güçlendi. Üniversite projesini hayata geçirdi. Bekleneni veremese de bir think tank kuruluşu oluşturdu. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, TOBB'un uluslararası bağlantı anahtarı haline geldi. Üniversite ile Vakıf, sağ ve sol kanattan akademisyenleri bünyesine aldı.
Gücün dayanılmaz cazibesi Hisarcıklıoğlu, şimdiye kadar sağ siyasetin merkezi konumundaki Odalar Birliği'ni siyaset üstü bir statüye oturtmaya çalıştı. 'Partilere eşit mesafe' yaklaşımını benimsedi. IMF ve Dünya Bankası ile yürütülen program, hükümet dışı kuruluşların görüşlerini ön plana taşıdığı için TOBB doğal olarak siyasetçiyi ve ekonomik kararları etkileme gücünü artırdı. "AB Komisyonu, ABD ve Ruslarla" doğrudan temas kapısı aralandı.
TOBB yöneticileri, birliğin sermaye birikimini siyasi ve sosyal projelerde de kullanmaya başladı. Tekel'in ikiz kuleleri, VIP helikopteri böyle alındı. Selimiye Camii aynı yöntemle onarıldı. İsrailFilistin barışını tesis edecek sanayi bölgesi fikri, aynı parasal güçle, sivil siyasi açılıma dönüştürüldü. İki keskin viraj Birliğin kurumsal kapasitesi gelişince, diğer örgütleri de ülke meselelerinin çözümünde Hisarcıklıoğlu'nun izinden yürümekte sakınca görmedi. "Sivil inisiyatif" adı verilen işçi, çiftçi, esnaf, işveren ve memur kuruluşları TOBB'un organize ettiği, "AB'ye destek, demokratikleşme, yapısal reform, sağduyu çağrılarına" destek verdi.
Kayserili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Köşk'teki varlığı Hisarcıklıoğlu'nu yine gündemin ön sıralarına taşıdı. Hisarcıklıoğlu, son dönemde iki keskin virajda direksiyona geçti.
Türbanlı öğrencilerin üniversiteye girişine olanak sağlayan anayasa değişikliğinin TBMM'de kabul edilmesi üzerine yükselen tansiyonu azaltmak için kulise girdi. Görüşmelerden sonuç alınamadı. Çünkü Rifat Bey, anayasa değişikliği Meclis'teyken mekik diplomasisi başlatmamıştı, yani geç kalmıştı. Görüşmeler, siyasilerle Köşk arasında arabulucu gibi algılanmasına neden oldu ve ters tepti. Ak Parti hakkında açılan kapatma davası sonrası artan gerilim karşısında Hisarcıklıoğlu bir kez daha sahneye çıktı. Sivil toplum kuruluşları başkanlarını yanına alarak, "Bir adım geri atın" kampanyası yürüttü. Açıklama, "içi boş" olarak nitelendirildi.
Kim, nasıl geri adım atacaktı? Belirsizdi, ancak bu atağın Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı'ndan destek bulması manidardı. Belki de aynı yönde sinyaller komutanlardan da gelmişti.
Yayın tarihi: 31 Mart 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/31//haber,6B5F4378F8FE44CCAA4696126279059A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.