kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

"Kıbrıs'ı çözmek hayatımın hedefi"

Yeni Haber
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, "Kıbrıs sorununun çözümünün, yaşamındaki en büyük hedef olduğunu" söyledi...
Hristofyas, Atina'da yayımlanan To Vima gazetesindeki demecinde, Kıbrıs sorununa ve Türkiye'nin AB perspektifine değindi.Kıbrıs sorunuyla ilgili son yıllarda kaydedilen gelişmelerin, Ada'da kesin bir çözüm için gerekli koşulları oluşturduğunu belirten Hristofyas, "Bundan sonra yapılması gereken şeyin Kıbrıs'taki her iki toplum yönetimlerinin bu konuda siyasi inisiyatif üstlenerek kararlılık göstermeleri olduğunu" söyledi.

Hristofyas, "İşgal kuvveti" olarak nitelendirdiği Türkiye'nin de bu konuda üzerine düşen görevleri bulunduğunu belirterek, "Çünkü Ankara'nın politikasında bir değişiklik olmazsa çözüm yolunun açılması mümkün olmayacaktır" dedi.

"İYİ BAŞLADIK"

Hristofyas, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile olan görüşmede, Ada'daki sorunun çözümüyle ilgili belirli bir prosedürün izlenmesi konusunda anlaşmaya varılarak, "İyi bir başlangıç yapıldığını" belirtti. Talat ile aralarındaki dostluk ilişkisinin bu konuda "yardımcı bir faktör olduğunu" kaydeden Hristofyas, "Bu prosedürün işlemesine ve sonuç getirmesine zaman tanıyalım" dedi.

ANNAN PLANI

Annan planının Rumlar tarafından ret edilmesinden sonra geçerliğini yitirdiğini öne süren Hristofyas, "On yıllardan beri Kıbrıs konusuyla ilgilenen BM'de bu konunun çeşitli yönlerinin çözümüyle ilgili başka görüşler de oluştuğunu" belirtti.

Hristofyas, "Ayrıca, bu konuda iki toplum liderlerinin görüşleri var. Bütün bunlar müzakere masasında görüşülecektir" dedi.

BM İLE AB'NİN KIBRIS KONUSUNDAKİ ROLLERİ

BM ile AB'nin Kıbrıs konusundaki rollerinin ne şekilde olması gerektiğine ilişkin soruyu yanıtlayan Hristofyas, "Kıbrıs konusunun BM himayesinde kalmasının Rum tarafının da tercihi olduğunu, ancak bu konuda AB'nin de rolü ve sözü olması gerektiğini" kaydetti. Kıbrıs konusunun "Uluslararası işgal ve insan hakları ihlali konusu" olduğunu ileri süren Hristofyas, şunları söyledi:

"Bu nedenle Kıbrıs konusu BM himayesinde kalmalıdır. Bizim arzumuz, Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinin BM Genel Sekreteri ile işbirliği halinde topluca Kıbrıs konusuyla ve bu konudaki gelişmelerle ilgilenmeleridir. Kıbrıs konusunun BM himayesinde kalması AB'nin bu konuda rolü ve sözü olmadığı anlamına gelmez. Aksine, Kıbrıs'ın (Rum) da AB üyesi olması nedeniyle AB'nin bu konuya müdahale ederek, çözüm çabalarına yardımcı olması hem arzu edilen bir şeydir ve hem de
gereklidir."

GARANTÖRLÜK KONUSU

Demecinde, Kıbrıs'ta garantörlük olgusuyla ilgili görüşlerini açıklayan Hristofyas, "Kıbrıs halkının yeterince olgunlaştığını ve artık Ada'da hiçbir garantöre ihtiyaç duyulmadığını" öne sürdü. Hristofyas, "Ayrıca, Kıbrıs'ın (Rum) AB üyesi olması, geçmişte bütün olarak tüm halkımıza ya da bu veya diğer topluma travmatik durumlar yaratan olayların tekrarlanmaması için büyük garanti oluşturmaktadır. Bu
aşamada garantörlük konusunun iptal edilmesi mümkün olmasa bile, bizler, en azından herhangi bir garantör gücün tek yanlı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin iç meselelerine müdahale konusunda hiçbir hakkı olmaması için direteceğiz" diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN AB PERSPEKTİFİ

Türkiye'nin AB perspektifine değinen Hristofyas, "AB'nin, Türkiye'nin üyelik konusunda üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmesinde daha titiz olması gerektiğini" söyledi. Hristofyas, Türkiye'nin AB üyeliği uyum sürecinin değerlendirileceği 2009 yılının, Kıbrıs sorununu çözümü için resmi olmayan bir zaman süreci oluşturup oluşturmadığına ilişkin bir soru üzerine, "2009 yılında
Türkiye'nin üyelik uyum sürecinin değerlendirilmesinin Kıbrıs sorununun çözüm çabalarının gündeme getirilmesi konusunda yararlanılması gereken bir konjönktür olacağını, ancak çözümle ilgili belirli zaman süreçlerinden söz etmenin yanlış olacağını" söyledi.

Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, İngiltere Başbakanı Gordon Brown'un, KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ı İngiltere'ye davet etmesiyle ilgili soru üzerine de, "İngiltere'nin, koşullara göre, Kıbrıs konusunda önemli rol oynayan bir faktör olduğunu" ve "Türk tarafının görüşlerini ilk elden öğrenmek istemesini doğal karşıladıklarını" belirtti.