Yargıtay Başsavcısı'nın kapatma davasından sonra herkesin hukuka saygısı birden arttı.
AK Parti davasında herkes hukuka saygılı olmaya çalışıyor. Şemdinli Davası'nda bu hassasiyet yoktu nedense. Genelkurmay Başkanı'nın adı iddianamede yer aldı diye kıyametler kopmuştu. Yargı yargı olalı herhalde böyle bir baskı görmemiştir.
Sonunda bir savcı mesleğinden olmuş, iki sanık astsubay da mahkûmiyet kararı bozularak askeri mahkemede beraat ettirilmişti. Ergenekon da benzer muameleye tabi tutuldu.
Bir benzer gelişmeyi Hrant Dink suikastında gördük.
Bir kısım medya, bu suikastı ısrarla bir grup maceracı gence bağlamakta ısrar etti.
Oysa kimi kamu görevlilerinin de yer aldığı bir cinayet olduğu apaçık ortadaydı.
Ergenekon'u sadece Orhan Pamuk'a yönelik bir suikast girişimi olarak gösterme çabası içine girenler, Dink suikastını da sokak çocuklarının işi göstermekte ısrarlıydı. Trabzon'da görülmekte olan "ihmal" davası suratlarına bir tokat gibi çarpmış olsa gerek.
İki jandarma astsubayının ifadeleri, Dink'e yönelik suikast girişimi ihbarlarının nasıl planlı bir şekilde örtbas edildiğini ortaya koydu.
Bu gelişme, Ergenekon tipi örgütlenmelerin ülke insanı için ne kadar büyük tehdit olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Hakkı, hukuku sadece AK Parti'nin kapatılma davasıyla hatırlayanlar bu olayları görmezden geliyor. Suikastların aydınlatılmasına, çetelerin ortaya çıkarılmasına pek değinmiyorlar.
Aslında bu süreçte takındıkları tavrın anlamı açık,
eski tas, eski hamam düzeninin sürmesini istiyorlar. Bu açıdan bakınca bu davanın sadece laiklikle ilişkili olmadığını söyleyenlere hak vermemek mümkün görünmüyor açıkçası.
Bugünkü Tüm Yazıları
Seçmece bir hukuk anlayışı
Yayın tarihi: 21 Mart 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/21//haber,7377B094E2154C1FBA669BC2E2A02F69.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.