Savaşta 'iyi haber' yoktur

"Irak'ta bundan sonraki beş yılda olacakları ve Birleşik Devletler'in oradaki varlığının ne kadar büyük olacağını kestirmek fazlasıyla zor. ABD'de kasımda yapılacak başkanlık seçimlerinin sonucu burada hayati bir rol oynayacak. Pek çok gözlemci Barack Obama'nın da Hillary Clinton'ın da Amerikan askerlerini Irak'tan söyledikleri kadar çabuk çekebileceklerinden şüpheli, ancak ikisinin de Irak'taki Amerikan askeri varlığını mümkün olduğunca azaltmayı çok istedikleri de ortada. Öte yandan John McCain, stabilizasyon sağlanmadan Amerika'yı Irak'tan çıkarmayacağına söz verdi, bu stabilizasyonun gerçekleşmesi de çok uzun zaman alabilir. Amerikan medyasının savaş süresince haber yapma tarzı çeşitli aşamalardan geçti ve savaş bitmeden başka aşamalardan da geçecek. İlk başta medya Saddam Hüseyin rejiminin hızlı biçimde devrilmesini olumlu biçimde yansıttı. Ancak daha ilk günlerden itibaren bazı muhabirler askeri zaferden sonraki aşamanın hazırlanmamış oluşuna odaklandılar: Aniden gaddar bir yöneticisini yitiren bir ülkede düzen nasıl yeniden sağlanabilirdi? İlk yağma görüntülerinden teröristleşme eğilimine dek, gazeteler yaşanan zaferin doğasını sorguladılar. Irak'taki muhabirler çoğunlukla askerlerle aynı tehlikelere maruz kaldıklarından, ne olup bittiğini ilk elden görebiliyorlardı. Bir süre sonra yazılan olumlu makaleler yerini, Irak'ta yaşanan güvenlik sorunlarını işleyen endişe verici yazılara bıraktı. Sonra da asker sayısının artırılması gündeme geldi. Savaşa şüpheyle yaklaşan muhabirler dahi bu durumun sonuçlarından etkilenmişlerdi. Ancak asker sayısının artırılmasının sebep olduğu olumlu durumun, Bağdat ve diğer yerlerdeki bombalamaların da gösterdiği gibi, aslında ne kadar kırılgan olduğunu da bize söyledi. Pek çok savaşta 'iyi haber almak' kuraldan çok istisnadır. Irak için de durum bu."