Eski değil, yeni ve genç şehir

Resme bakın. Sizce burası neresi? Amsterdam? Prag? Berlin? Hiçbiri değil, Eskişehir. Üç-dört yıldır belli aralıklarla bu şehre konser vermeye gidiyoruz, üçnoktabir ile. Her gidişimizde daha da şaşırıyoruz. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen sayesinde şehir büyük bir değişim geçirdi. Biz de yakından şahidiz. Şehre adımınızı attığınız anda özenli bir yönetimin ellerinde olduğunu anlıyorsunuz. Üniversite sayesinde burada gençler çoğunlukta. Sokakta yürürken zannediyorsunuz, Rock'n Coke festivalindesiniz. Porsuk Çayı'nın kenarında gezintiye çıktığınızda fotoğraftaki görüntülerle karşılaşıyorsunuz. Küçük tekneler turistik gezinti için birebir, şehrin merkezini dolaşan tramvay acayip konforlu. Şehirde kültür-sanat etkinliklerine önem veriliyor, ayrıca çok sayıda kafe/bar var. Bizim de pek çok kez konser verdiğimiz 222 Park Live, en son Müslüm Baba'nın Piiz adlı rock grubuyla sahneyi paylaşması vesilesiyle haber olmuştu gazetelerde. Kocaman bir mekân. Şehre son gidişimizde iki de alışveriş merkezi gözümüze çarptı. İkisi de geçen sene açılan ve birbirinden şık görünen Kanatlı ve Espark. (Bir de yine geçen sene açılan Neo var ama yolumuz oradan geçmedi.) Adettendir, yöresel bir lezzet de önereyim: Balaban Kebabı (bol kalori, bol pişmanlık). Kare şeklindeki pidelerin üzerine bol tereyağı, salça ve yoğurt dökülüyor. Üzerine de bonfile ve köfteler ekleniyor. Eskişehirliler tarafından çok tavsiye edildi. Yedik, memnun kaldık ama bir süre ayağa kalkamadık. Neticede diyeceğim o ki, hafta sonunu farklı ve güzel bir şehirde geçirmek istiyorsanız, atlayın trene Eskişehir'e gidin. Elektriğinizi atıp geri dönersiniz.