Yarın İran'da miletvekili seçimleri yapılacak. Tıpkı daha önce gerçekleşen Kıbrıs Rum kesimi, Ermenistan, Rusya seçimleri gibi bu seçimin sonuçları da Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Bu seçimler İran'daki güç dengesinin son haliyle ilgili bir fikir verecek. Gelecek yıl yapılacak
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de bir gösterge sayılabilir.
Meclis'e daha güçlü giren grubun cumhurbaşkanlığındaki şansı muhtemelen artacaktır. Bu da ABD seçimlerinin ardından
İran-ABD ilişkilerinin gidebileceği yön hakkında bir fikir verebilir. Kamuoyunun önündeki ciddi husumet beyanlarına rağmen ABD ile İran'ın çıkar ortaklıkları da var. Trita Parsi'nin Aldatıcı/Netameli İttifaklar (Treacherous Alliances: Secret dealings of Iran, Israel and the United States) kitabına bakanlar İslam devriminin en şedit döneminde, Humeyni zamanında bile ne kadar yakın ilişkiler sürdürülebilmiş olduğunu bilirler. Dolayısıyla
rejime yönelik tehdit biterse yakınlaşma ihtimali çok da düşük sayılmaz.
İran'daki seçimlerde İçişleri Bakanlığı ve
Uzmanlar Meclisi adaylıkları reddedebiliyor. İran'ın şu sıralardaki güç dengesinde asıl rekabet radikallerle muhafazakarlar arasında olduğundan reformculara geçit verilmiyor. Nitekim süreç başladığında 2 bin reformcu aday elenmişti. Ama her şeye rağmen İran'da bir takım
denge unsurları mevcut.Uzmanlar Meclisi'nin ipin ucunu iyice kaçırması üzerine, Meclis'teki muhafazakar milletvekillerinden Ahmet Tevekkeli heyete "
Allahsız bir yönetim yaşayabilir ama adil olmayan bir yönetim süremez" diyerek sert bir uyarıda bulundu. Bunun üzerine adaylığı reddedilenlerden 500'üne hak tanındı. Bu durumda bile reformcular ancak kısıtlı sayıda sandalye için seçim yarışına girebilecekler.
Rejim er geç değişecek İran'ın eski Devlet Başkanı Muhammed Hatemi döneminde söz verdikleri değişimleri gerçekleştiremeyen ve kendilerine destek vermiş kitlelerin güvenini yitiren reformcuların yeniden çoğunluk elde etme şansı pek yoktu. Medyaları kapatılan, sürekli sansür ve baskı altında tutulan reformcular iletişimlerini
internet üzerinden yapabiliyor. 15 milyon internet kulanıcısı olan İran'da 800 bin blog açıldığı söyleniyor. Çoğunluğu da reformcu. Bizatihi bu sayılar bile İran toplumunun dinamizmini, dünyaya açılmak isteyen bir orta sınıfın varlığını ve uzun vadede rejimin değişmek zorunda kalacağını gösteriyor.
Muhafazakarlar ve radikaller ise rejimin değişmemesi için her yola başvurmaktan çekinmiyorlar. Üç yıl öncesine göre İran özgürlük alanlarının daraldığı, rejimin Devrim Muhafızları gibi en baskıcı unsurlarının gücünün arttığı bir ülke.
Bu seçimlerde asıl rekabet de bu nedenle rejimin radikal unsurlarıyla muhafazakar unsurları arasında gerçekleşiyor. Tarafları birbirine kırdırmaya çalışan dini lider Ayetullah Hameney de arada
kendi üstünlüğünü perçinleme peşinde. Bazı gözlemcilere göre Uzmanlar Meclisi ve ağırlığı giderek artan orduyu kullanarak seçimleri yönlendirmeye çalışan Hamaney'in bizzat kendisi.
İran'ın nükleer programı nedeniyle ülkenin maruz kaldığı
ambargo seçimlerde tartışılmıyor. Bu nedenle Güvenlik Konseyi'nin geçen hafta Rusya ve Çin'in de desteğiyle çıkardığı yeni yaptırım kararlarından milletin haberi yok. Zaten her yerde olduğu gibi İran'da da seçmenin birinci derdi ekonomi. Ahmedinejad'ın popülist ekonomi politikaları enflasyonu azdırmış.
İşsizlik had safhada. Petrol fiyatlarının yüksekliği nedeniyle rejim topluma para saçarak başarısızlıklarını bir nebze gizleyebiliyor ancak şikayetlerin önü alınamıyor.
Bu koşullarda İranlı seçmenin ne oranda sandığa gideceği önem taşıyor. Asıl iktidar kavgası ise seçimlerden sonra yoğunlaşır.
Yayın tarihi: 13 Mart 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/13//haber,EC210CB61E4442A481F26A70AE5B10A2.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.