Lagerfeld bazı şovlarını hazırlarken rüyalarından ilham aldığını söylüyor.
Lagerfeld'i nasıl bilirsiniz?
Modanın büyücüsü olarak anılan Karl Lagerfeld'in kibirli duruşunun ardında samimi ve mütevazı bir kişilik yatıyor. Her defileden sonra yardımcılarına çanta, ayakkabı hediye eden, kuliste herkesle selamlaşan Alman asıllı moda ikonunun hayat hikâyesi gel-gitlerle dolu..
İLİŞKİLİ HABERLER
Lagerfeld'i nasıl bilirsiniz?
Modanın büyücüsü, haute couture'ün kibirli prensi... Beyaz at kuyruğu saçları, hiçbir zaman çıkarmadığı güneş gözlükleri, vücudunu saran dar takım elbiseleri, parmak uçları kesik eldivenleri, gümüş yüzükleriyle Lagerfeld'i bir moda tasarımcısından ziyade bir vampire benzetenler çoğunlukta. Her daim dik duran, dik yürüyen ve dik konuşan Lagerfeld, kibirli gibi görünse de aslında her pazartesi günü yardımcılarına çikolata gönderecek kadar düşünceli, her defileden sonra onlara çanta, ayakkabı ya da ceket hediye edecek kadar bonkör biri. Aynı zamanda 12 yaşında annesine "Ben eşcinselim," diyecek kadar cesur ve cuma günü vizyona giren Lagerfeld Confidential (Lagerfeld'in Sırları) belgeselinde hayatının en özel anlarını milyonlarla paylaşacak kadar samimi bir kişiliğe sahip. Haute couture dünyasına adını altın harflerle kazıyan bu stil ikonu, genç yönetmen Rodolphe Marconi'nin çektiği belgeselde evini, çalışma odasını, yatak odasını ve devasa kütüphanesini ilk kez seyirciye açıyor. Ve bununla da kalmayıp, siyah çerçevelerin ardında sakladığı gözlerini de belki de ilk kez kameralar önünde sergiliyor.
VARLIKLI BİR AİLENİN OĞLU
21. yüzyılın moda dehası olarak gösterilen Lagerfeld, 10 Eylül 1933'te Almanya'nın Hamburg şehrinde doğdu. Gerçek adı, Karl Otto Lagerfeldt'ti. Ama bu soyadının şov dünyası için kaba olduğunu düşündüğünden Lagerfeld olarak değiştirdi. Babası Almanya'ya ilk kez yoğunlaştırılmış sütü getiren zengin bir tüccardı. Annesi ise bir iç çamaşırı mağazasında tezgâhtar olarak çalışıyordu. Annesinin onun için ne kadar önemli olduğu, Lagerfeld'in Sırları belgeselinde açıkça anlatılıyor. 12 yaşında annesine eşcinsel olduğunu itiraf eden genç adam, annesinden "Kimi sarışın olmak ister, kimi esmer. Sen de eşcinsel olmak istemişsin," yanıtını aldı. Aynı anne, bir falcının ona oğlunun ileride papaz olacağını söylemesi üzerine, kiliseye gitmesini de yasaklamıştı. Zaten onun niyeti de papaz olmak değildi. Paris'e gitmek ve moda dünyasına girmek istiyordu. 20 yaşında Paris'in yolunu tuttu. İlk büyük fırsatı, tasarladığı palto ile katıldığı bir yarışmayı kazanmasıyla yakaladı. Bu sayede Pierre Balmain'de stajyer olarak işe başlamaya hak kazandı. Bu staj, kariyeri için önemli olsa da Lagerfeld için tatmin edici değildi. Çünkü en az hazzı, palto tasarlarken alıyordu. O da tıpkı Yves Saint Laurent gibi siyah mini elbiseler tasarlamak istiyordu.
İLK DEFİLE TAM BİR FİYASKO
1958 yılında ilk haute couture defilesini yapma şansını yakaladı. Ama üzerinde aylarca kafa yorduğu bu defile, tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Tam iki saatlik bir şov hazırlamıştı. Medyanın 'sıkıcı ve abartı' olarak nitelendirdiği bir şov. Moda editörleri defileden nefret etmişti. Kimisi koleksiyonun hiçbir özelliği olmadığına değinmişti, kimisi "Mini siyah elbiseler o kadar kısaydı ki, mankenler yürüdükçe gözlerimizi kapamak zorunda kaldık," demişti. 1959'daki ikinci defilesiyle ise şeytanın bacağını kırdı. Sade ama bir o kadar da şık ve göz kamaştıran elbiselerini bu kez herkes ayakta alkışladı. Yine de bir şeylerin eksikliğini hissediyordu. Bir türlü istediği noktaya gelememişti. Bir dönem plajlarda yaşadı. 1964 yılında şansı dönmeye başladı. Chloe'den teklif gelmişti, artık bu ünlü marka için tasarım yapacaktı. Şov dünyasının parlayan ismi olmuştu. Modaevleri Lagerfeld ile çalışabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyordu. Kararını verdi ve Fendi ile anlaştı; kürk ve aksesuar tasarlayacaktı. Artık Lagerfeld'i kimse durduramazdı. Çünkü kapısında Madonna ve Kylie Minogue bekliyordu... En radikal kararlarından birini İsveç hazır giyim markası H&M'le aldı. Fiyatları oldukça ucuz olan bu markaya koleksiyon hazırlamak için kolları sıvadı. Sadece zenginlerin modacısı olmadığını ispatlamak istiyordu. Koleksiyon iki gün içinde tüm H&M mağazalarında tükendi. Fransız modaevi Chanel'in başına geçtiğinde, marka oldukça klasik bir forma girmişti. Ama uyuyan devi uyandırmak yine Lagerfeld'e düşüyordu. Bir devrim yarattı ve markayı modern bir forma soktu. 2006 yılında ise sonunda Lagerfeld isminin hakkını vermeye karar verdi ve K Karl Lagerfeld markasını kurdu.
İLİŞKİLİ HABERLER
Lagerfeld'i nasıl bilirsiniz?
Yayın tarihi: 9 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/09/pz/haber,27C046101ADD4D1DA7BD1D72E29885A9.html
Tüm hakları saklıdır.