Bir gün, bir yerde
"incir çekirdeğini doldurmayan bir olay" olur.
Ve hemen
"bir bardak suda fırtına koparılır." Biri der ki:
- Devlet elden gidiyor. Öteki der ki:
- Cumhuriyet yıkılıyor. "Yorumlar, analizler, demeçler" birbirini kovalar.
Sonra
"konu kapanır gider." KURTARICI ARANIYOR Ve şimdi gelelim hikayemize.
Hikayenin
"patent hakkı" Süleyman Demirel'in.
Demirel'in
"bu hikayeyi anlatışı" ise yeni değil.
"Fi tarihine" uzanır.
Zamanında bir kasabada
"eften püften" bir şeyler olmuş.
Ardından ise...
"Kızılca kıyamet" kopmuş:
- Devlet... Cumhuriyet... Yandık, öldük, bittik!.. Kim kurtaracak memleketi? AŞİRET REİSİ 27 Mayıs 1960'ta askerler ihtilal yapıp, yönetime el koyunca...
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar
"Yassıada'ya yollanınca..." Urfa'da da
"87 yaşındaki bir aşiret reisini" gözaltına almışlar.
Adamın bir gözü kör, diğeri ise zor görüyor.
Ayağının biri sakat, bastonla yürüyor.
BÜYÜK GÖZALTI Aşiret reisi
"karga tulumba" Eskişehir'e yollanmış.
Hapse atılmış.
Duruşma gününü bekliyor.
Aradan günler geçmiş.
Haftalar, aylar geçmiş.
Ama ne iddianame var ne de yargılama.
Yaşlı adam sık sık dilekçe yazarmış.
"Suçum ne" diye.
"Ne zaman yargılanacağım" diye.
SUÇUM NE? Sonunda bir gün hakim karşısına çıkarmışlar.
Aşiret reisi, Urfa şivesi ile, sesini yükseltmiş:
- Hakim beg, suçum nedir, beni sorgusuz sualsiz ne diye aylardır hapiste tutarsınız? Hakim
"sus, otur yerine" diye sertleşmiş.
Aşiret reisi de sertleşmiş:
- Oturmirem, suçumu öğrenmek istirem. İŞTE SUÇ Hakim, önündeki
"kalın dosyayı" açmış.
"Suçun büyük" demiş.
Ve başlamış:
- Sen filanca tarihte Urfa'
nın falanca ilçesinin, filanca köyüne gitmişsin. - Getmişimdir.
- Orada köyün ağası ile kahvede oturmuşsun. - Oturmuşemdir.
- Ve 27 Mayıs ihtilalini yapan Milli Birlik Komitesi üyeleri hakkında ileri geri konuşmuşsun. - Konuşmuşemdir.
SUÇ VE CEZA Ve hakim bu defa
"kanun maddelerini" sıralamış.
Ardından da:
- Senin söylediğin sözler Cumhuriyet'i yıkmaya yönelik olup, vatan ve milletin birlik ve bütünlüğünü zedelediği için... Türk Ceza Kanunu'na göre... Vatana ihanetten... Cumhuriyet'i yıkmaya teşebbüsten...... Aşiret reisi
"hakim beg, hakim beg" diye araya girmiş.
Hakim
"sus" demiş. Adam
"susmirem" diye sesini yükseltmiş.
POŞETLİK SÖYLEM Hakim:
- Söyle, ne diyorsun?
Aşiret reisi:
- Hâkim beg, eğer Atatürk'ün kurduğu bu koca Cumhuriyet benim gibi 87 yaşında, gözü kör, ayağı topal, bir ayağı çukurdaki adamın, köy kahvesinde yaptığı dedikodu ile yıkılacaksa........ Adamın sözlerinin gerisi
"poşetlik." "Belden aşağı." KARAR Hakim
"sen ne kadar ağzı kalabalık adamsın" demiş:
- Üstelik ağzın çok bozuk. Sonra
"mahkeme heyetine" dönmüş:
- Bırakalım gitsin memleketine... Zira konuştukça bizi sıkıntıya sokacak. Ve karar:
- Suçu sabit olmayıp serbest bırakılmasına... Aşiret reisi bırakın serbest bırakıldım diye sevinmeyi,
"söylenmeye" devam ediyormuş:
- Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin şanlı Cumhuriyeti köydeki 2 ihtiyarın zevzekliği ile yıkılacaksa... (Yine poşetlik bir sürü laf.) HİKÂYE HÂLÂ GÜNCEL Hikaye
"her dem taze." Her zaman
"güncel." Geçenlerde bir dost sohbetinde biri
"pireyi deve yapınca..." Arkadaşlardan biri kulağımıza eğildi: -
Şimdi, Demirel'
in o meşhur hikayesini anlatmanın tam sırası değil mi?.. Ne dersin?
Bugünkü Tüm Yazıları
Bir varmış, bir yokmuş...
Yayın tarihi: 3 Şubat 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/03//haber,2CB27D200B9E4B87B68321A65DE068C5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.