kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

22 Temmuz açılımı....

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün partisinin "İstişare Toplantısı"ndaki sözleri, 22 Temmuz akşamındaki söyleminin açılımıydı.
Her kesimin alkışını alan 22 Temmuz balkon konuşmasının devamıydı.
Bir anlamda AK Parti'nin de yeni manifestosunun ilanıydı.
Konuşmasının en önemli noktası ise, "terörle mücadele" ile "demokratik mücadele ortamını" birbirinden ayırmasıydı.
Demokrasi üzerine şu önemli açılımı gerçekleştirdi:
"Demokrasiyi korumanın yolu onu yaşamaktır. Terörle mücadelede nihai sonucu temin etmek için çoğulcu demokrasiyi yaşatalım, özgürlük ortamını güçlendirelim."
Bununla kalmadı, "Bütün tecrübeler başka yol olmadığını bize göstermiştir" deyip ekledi:
"Demokrasi, içindekileri dönüştürme gücüne sahiptir; kendini koruması için yaşatılması, çalıştırılması yeterlidir. Demokrasi için gerçek tehlike dışında kalanlardan gelir. Çünkü hiçbir sistem dışında kalanlara nüfuz etme imkanına sahip değildir."

Demokrasi içinde kalmak
Erdoğan dün, adına ister "Kürt" ister "Güneydoğu" denilsin yeni açılımın çerçevesini çizdi. Önce, "Kimsenin demokratik zeminin dışına itilmesini istemiyoruz" diyerek DTP'nin kapatılmasına karşı çıktı.
Ancak, DTP'nin de demokrasi ve hukuksal düzen içinde kalması, terörü kınaması gerektiğini tavsiye etti.
Bunu yapmadığı takdirde hukuk içinde gerekenin yerine getirileceğini söyledi.
"Yeteri kadar acı tecrübelerimiz var" deyip, herkesi "cesaret ve kararlılıkla elini taşın altına sokup sorunun çözümüne katkı yapmaya" çağırdı.
"Tek bayrak, tek vatan, ama ayrı millet" yaklaşımı sergileyen etnik Kürt milliyetçilerine de Atatürk'ün "vatandaşlık" tanımıyla yanıt verdi. Ve ekledi:
"Bu ülkenin bütün şarkılarını, türkülerini birlikte söyleyeceğiz."
Erdoğan, "yeni restorasyon" diye adlandırdığı bölgeye dönük açılımının ilk adımını dün attı. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, hafta başından itibaren kulislerdeki tartışma Erdoğan'ın açılımı çevresinde gerçekleşecek.
Sözleri, bir zamanlar Turgut Özal, Erdal İnönü, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Mehmet Ağar'ın bölgeye dönük söylemlerinde olduğu gibi, kamuoyunda kelebek çarpan etkisi yaratacak.
Daha önemlisi onların o gün yüz yüze kaldığı derin dirençle de karşılaşmayacak.
Çünkü, "soruna çözüm modeli" konusunda devletin ortak aklı oluşmaya ve aynı paralelde çalışmaya başladı.
Buna muhalefetin de katılımının sağlanması ve Kıbrıs konusunda olduğu gibi "milli politikanın" ortaya çıkarılması gerekiyor.

Gelecek vizyonu
Özetle, bu yıl 11'incisi gerçekleşen İstişare Kampı, "Muhafazakâr Demokrat" açılımın yapıldığı ilk ikisinde olduğu gibi Erdoğan damgasına sahne oldu.
Geçmişte Yalçınbayır, Çömez veya Hataylılar gruplarında olduğu gibi, bazı kişilerin günler öncesinden ne diyecekleri veya dedikleri üzerine kurulmadı. Erdoğan'ın partisinin yeni ulusal vizyonunun açıklanmasına odaklandı. Yeni vizyonun başarısı ise AK Parti milletvekili ve yöneticilerinin bu söylemi kabullenip tabana yaymasına bağlı...