kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Kasım 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Sekiz sıfır dersleri

90 dakikalık futbol maçında, "topun oyunda kaldığı süre" yarısı kadar olmalı.
Öyleyse, "beş dakikada bir" gol yemişsinizdir.
Üstelik, daha 15 gün önce, ezmediğiniz ama, ezilmek ne yana, hırpaladığınız rakipten.
Sizin "en kötü" halinizle onun "en iyi" halinin buluşması dahi, muhtemelen sekiz sıfırlık olmamalı. Ama oldu.
Çünkü, şöyle bir şey oldu:
Kulübün yönetimi, iyi oynamadıkları, hatta rakibin hak ettiği, oyuncularının şanssızlıktan değil, beceri, düşünce, paylaşım, çabuk karar eksiklikleri yüzünden gol kaçırdıkları bir maç sonrasında;
"Tartışmalı pozisyon"u, her şeyin tek sorumlusu ilan etti.
Kulübü, oyunu, teknik heyeti, oyuncuları değil, sadece "dış faktör"ü tartıştı.
Tartışmak ne kelime, kendileri bugüne kadar kökten bir "dürüstlük"ü temsil etmedikleri halde, dürüstlük adına sahadan takım çekmeyi ilan edip "PAF"ladılar.
Düşünmeden, muhakeme etmeden, kendi içine bakmadan, özeleştiriden nasiplenmeden, "federasyon, hakem, rakip" gibi dış faktörleri her kötülüğün başı, tek kaynağı ilan ettiler.
Maalesef, "milletin" yani "taraftarın" yüzde 90'ının da yönetimin bu kararını desteklediğine dair "internet anketler" çıktı.
Bu öyle bir yönetim felaketiydi ki;
1. Tutamayacakları sözleri atıp tuttular.
2. O gün canı yanmış bir Gaziantep de varken, yanlışı, haksızlığı sadece Beşiktaş'a dönük ilan ettiler.
3. Aynı hakemin bir yıl önce Beşiktaş lehine, "küçük" Erciyes aleyhine kararlarını dahi telaffuz edemediler.
4. "Temiz futbol adına" sahadan çekme beyanı; kulüpten gidiş ve gelişi, çeşitli hukuki, ahlaki, sportif ilkelerle tartışılmış isim tarafından yapıldı.
5. İki gün sonra yurtdışında önemli bir maça çıkacak futbolcuların bir hafta sonra ligde önemli bir maça çıkarılmayacağını beyan ettiler.
6. PAF takımındaki gençleri, bu arada tüm futbolcuları "oyuncu" da değil, "oyuncak" yerine koyup aşağıladılar.
7. Kulüp kendi mallarıymış gibi davrandılar.
8. Transfer müsrifliği, teknik direktör kıyımları, maddi kayıplar, kadro zaafları, yönetim yanlışları gibi hiçbir "iç mesele" yokmuş, hep doğru, hep haklı imiş de "dışarıdan" engelleniyormuş mesajı vererek taraftarı, kitleyi yanlışlarla kışkırttılar.
Ve üç gün sonra balon patladı.
"Büyük transferler" kulübede nadasa, sahada titremeye bırakılmıştı.
Hiçbir dış etken yoktu; Liverpool ile hakemin "yabancı" olmasını saymazsak. Bir de, daha fazlasını önleyen direkleri.
Tarih; asırlık kulübü serseme çeviren, sahadan çekmeyi "tarihi karar" zannedenleri çarptı.
Önce "tarihin arşivine kaydetti"; tarihin çöplüğüne atmak üzere.
Bir takım yenilebilir; bazen sekiz sıfırlar da olabilir (bkz. Milli Takım arşivleri; bkz. Beşiktaş'ın ligde 10'a sıfır Adana Demir rekoru), ama bu başka.
Bu; "kabahati, suçu, engellemeyi, kötülüğü" hep dışarıda arayıp kendi sorumluluğuna, kendi iç sorununa, kendi yetersizliğine, yanlışına, adaletsizliklerine hiç bakmayanların;
Kendilerini hep mükemmel, doğru, yanılmaz görenlerin;
Kendilerini mutlak iktidar, tartışmasız hükümdar sananların;
Kitleleri esas sorunlar değil, kışkırtıcı konular etrafında sürüklemeye kalkanların;
Her köşede düşman arayıp ve de gösterip aynayla asla yüzleşmeyenlerin;
Kudreti, kuvveti, serveti, makamı, rütbeyi, statüyü, hatta geçici görevleri bile, babalarının malı, Allah'ın emri, tabiatın kanunu, her türlü kanunun esası zannedenlerin;
Basit oyunları karmaşık oyunların esiri kılıp sonra o karmaşanın altından kalkamayanların;
Bir kulübe, milyonlarca insana, hatta bir ülkeye verdikleri tarihi acılardan, yaptıkları haksızlıklardan, çoğalttığı sorunlardan ibaret değildir.
Memlekete, devlete, millete, halka, hepimize; daha ciddi, daha derin sorunlarımıza dair de sıkı bir tarih dersidir.
Önce bir kendine, kendi içine içine, vicdanın ve aklın bütün gözlerini, gözeneklerini açıp bakacaksın! Sonra sahaya çıkacaksın.
Not: Hukuk ve hakaret tartışmamız internette, www.superpoligon.com www.medyatava.net sitelerinde sürdü. Özellikle İstanbul Barosu ile Barolar Birliği'nin dikkatine.