Erdal İnönü'nün ölümüyle birlikte Türkiye'de bir devir kapandı. Belli bir insan tipi, belli bir siyaset anlayışı geniş ölçüde sona erdi.
Erdal İnönü'yü tanımak Erdal İnönü'yü, şimdi tarihe karışmış olan
Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Başkanı olduğu yıllarda tanıdım. İlk kez 1989 yılında görüşmüştük. Kendisiyle o yıl 200. yıldönümü kutlanan Fransız Devrimi ile sosyal demokrasi-sol arasındaki bağları konuşmuştum. Daha sonra Baykal-İnönü savaşları başladı. İlk karşılaşmayı Baykal yitirdi. Parti içinde iktidara gelen kadroyla yakınlıklarım vardı.
Abdülkadir Ateş genel sekreter yardımcısı seçilmişti. Onun çağrısıyla partiye girip çıkmaya başladım.
Ateş, iş başına gelir gelmez il ve ilçe başkanlarının katıldığı ve kuramsal-ideolojik meselelerin tartışıldığı bir toplantı düzenlemişti. İnönü'nün yaptığı konuşmayı ben hazırladım. Metni kendisine vermek için gittik. Öylece İnönü'nün dillere destan özelliklerini de yakından izleme fırsatı doğdu. İnönü, daha sonra yapılan toplantı boyunca yerinden kıpırdamamış fakat o arada dizlerinin üstüne koyduğu bir defterde matematik problemleri çözmüştü. Şimdi Sabancı Üniversitesi rektörü matematikçi Prof. Tosun Terzioğlu hocayı gördüğümde sormuştum. 'Sayılar teorisiyle uğraşıyor' demişti. İlişkimiz sonra çok çeşitli düzeylerde devam etti. En son Sabancı Üniversitesi'nde beraberdik. Cumaları okula geldiğinde bazen haber gönderiyordu. Birlikte yemeğe gidiyorduk. Sosyal demokrasi ve Türk siyasetiyle ilgili konuları olduğu kadar kültürel, sanatsal konuları da konuşuyorduk.
Erdal İnönü ve siyasal kültür Erdal İnönü, Türk siyasetinin henüz yeterince irdelemediği bir isimdir. Çünkü 1983 sonrası Türk solu yeterince ele alınmamıştır. Oysa son derecede ilginç bir dönemdir o. Erdal İnönü, o dönemde 1993'e kadar, zaman zaman da hiç istemeyerek, siyasette kaldı. Sonradan çok tartışılan bazı tavırlarda bulunmaktan çekinmedi. Örneğin, şimdi bakanlarından
Onur Kumbaracıbaşı'nın da
İnönü'lü Günler başlıklı kitabında iç yüzünü anlattığı gibi günü geldiğinde kimseye danışmadan, gerekçe göstermeden siyasetten, genel başkanlıktan çekilebiliyordu.
Buna mukabil,
Erdal İnönü her şeyden önce erdem kavramının çok şey ifade ettiği bir insan ve politikacıydı. Onur, dürüstlük, doğruluk belki bugün Türk siyasetinin kendisine çok yakın bulmadığı bazı kavramlar arasındadır. Fakat İnönü bunlardan bir tek dakika ödün vermedi.
Hatta, siyasetçi olarak tartışılsa bile bu yanıyla İnönü'nün Türk siyasal kültürüne koyu bir damga vurduğunu belirtmek gerekir. İnönü, sol ve siyaset İnönü'nün sol anlayışı kendisine özgüydü.
Solu kavramlaştırır ve bir ideolojiye dönüştürürken onu öncelikle ve özellikle demokrasi anlayışının ve kültürünün içinden ele alıyordu. Belli bir 'aristokrasinin' mensubuydu. Fakat onun kadar demokrasiyi benimsemiş ve özümsemiş birisini daha bulmak kolay değildi. Bu nedenle de sosyal demokrasi kavramı onun için demokrasi öncelikliydi. Türkiye'nin bu kabul ve değerlendirmeden de öğreneceği çok şey vardı.
Sol mirası yenileme dürtüsü kadar Kürt siyasetine 1991'de gösterdiği olumlu yaklaşım mutlaka yeniden değerlendirilmelidir. Üçüncüsü,
İnönü, çok önemli bilim adamlığının getirdiği kesin bir doğruluk, doğrulanabilirlik, tutarlılık, açıklık ve somutluk doğrultusunda içinde politika yaptı. Bu onun bilim adamlığını bir var oluş nedeni olarak ne derecede içselleştirdiğini gösteriyordu. Bu kavramlara dayanarak politika yapan birisinin siyaset içinde de aynı tutarlılığı sürdürmesi çok kişiyi, öncelikle de partisinin içinde Baykal gibi yer altında siyaset yapanları çok rahatsız etti. Fakat bu onun Türk siyasal kültürüne dönük katkısını pekiştirdi.
Kendisini saygıyla anıyorum.
Yayın tarihi: 1 Kasım 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/01//kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.