kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Faiz sancısının merkezi

Terörün, milletin bağrında bıraktığı acı ekonominin gündemini de etkisi altına alacağa benziyor. Uzun süredir eleştiri oklarının hedefi olan Merkez Bankası yönetimi bu hafta kamuoyuna hesap vermeye hazırlanıyor. Enflasyon Raporu'nun açıklanacağı toplantı her bakımdan tarihi önem taşıyor. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, hükümetle ilişkiler, Para Politikası Kurulu'nun iç dinamikleri, yeni iletişim stratejisinin ayrıntıları, 2008 Bütçesi'ne ne ölçüde güven duyulduğu, sivil toplum kuruluşlarının gazete ilanlarına yansıyan isyanı bu toplantıda karşılığını bulacak. Bu çerçevede şu somut gözlemleri aktarabiliriz:
- Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın Eylül ayındaki Para Politikası Kurulu'nda yalnız kaldığı ve O'na rağmen faiz indirimi kararı verildiği iddiası geçerliliğini koruyor.
- Hükümetin, Merkez Bankası'na inancı da erozyona uğruyor. Yüksek faizden bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da rahatsız olduğu, işadamlarına, "Bağımsız oldukları için işlerine karışamayız. Siz baskı kurun" dediği biliniyor.
- İhracatçıdan sendikacıya kadar geniş bir yelpazeden "Yeter artık" feryatları yükseliyor. Aslında böylesi durum eskiden olsa birkaç adım birden atılırdı. İlk olarak IMF Türkiye Temsilciliği'nden Merkez Bankası'na destek açıklaması gelirdi. Oysa şimdi 'tıs' yok. İkinci olarak, gazete ilanından ekonomiyle ilgili bakanların hemen haberi olur, en azından zamanlamasının değiştirilmesi için telefon diplomasisi yürütülürdü. Ve üçüncüsü hükümetin etkili isimleri bizzat Merkez Bankası'nı ziyaret eder, "Hoşnut olmasak da sahipsiz değilsiniz" mesajı verirdi. Bugün bütün bunlardan söz etmek imkansız.
- Tam sayfa ilanları gören Başkan Durmuş Yılmaz, çalışma arkadaşlarına "Ne düşünüyorsunuz?" diye sorma gereği hissediyor. Biraz da romantik biçimde, "İlanlara rağmen, eldeki verilerin gereğini yaptık. Bu da bağımsızlığımızı tescilliyor" yorumu ile kısmen rahatlıyor. Ancak bu rahatlama fazla uzun süreceğe benzemiyor. Hem takvimi sürekli ertelenen kamu zamları hem de ilan savaşı başlatan işveren ve işçi örgütleri Merkez Bankası'nın başını ağrıtıyor.
- Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı önderliğinde biraraya gelen başkanların, İstanbul'da bir toplantı düzenlemeleri ve Merkez Bankası'na alternatif reçete önererek baskıyı artırmaları bekleniyor.
Merkez Bankası'nın iç yapısına gelince 1-Başkan'la Para Politikası Kurulu üyeleri arasındaki mesafenin açıldığı bilgisi doğruyu yansıtmıyor. 2-Merkez Bankası'ndaki karar alıcılar şaşırtıcı biçimde faiz dışı fazlanın gevşetilmesinden huzursuz görünmüyor. 3-Maliye politikasındaki zayıflamanın faturasının yüksek faizle ödendiğini anlatmakta güçlük çekiyor. 4-"Bunlar Türkiye'de yaşamıyor" eleştirilerini bertaraf etmeye uğraşıyor. 5-Ekonomideki riskleri tüm çıplaklığı ile anlatmayı planlıyor.
Evet, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası karşı atağa geçebilir. Çünkü işin uzmanları biliyor ki aslında faiz bir sonuç. O sonuca, dış siyasi faktörler ve ekonomik belirsizlikler yolaçıyor. Bu nedenle, TİM Başkanı Satıcı'nın, "Bizim bilmediğimiz neyi biliyor, neyi görüyorlarsa açıklasınlar. Yoksa yakalarını bırakmayacağız" ifadesi tüm ağırlığı ile Ankara'ya çöküyor. Tabii, hükümeti açıkça hedef alamayan patronların, Merkez Bankası'na yüklenmeleri haliyle daha kolay oluyor.
Hükümet cephesinin zayıf kanadı şu: "Küresel risk iştahının azaldığı bir dönemde faiz dışı fazlanın azaltılması, zaten yüksek seyreden cari açığı artırırsa ne olacak?"
Sivil toplum cephesinin zayıf halkası ise şu: "Madem faiz inmiyor o zaman enflasyonu yükseltelim arzusu daha yüksek faiz ortamını getirirse ne yapılacak?"
Hemen söyleyelim, IMF'ye göre bugünkü haliyle formalite olmanın ötesine geçemeyen 2008 Bütçesi'ne, Mayıs 2008'de güçlü mali uyum önlemleri eklenmesi gerekecek. Eğer IMF ile farklı bir formatta düzenleme yapılacaksa en geç 5 ay içinde 5 milyar YTL'den az olmayan gelir artırıcı ve gider azaltıcı paket açılması beklenecek!