kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH 
KAZIM KANAT

Kutsal forma nasıl yapıldı?

Türk futbolunun 50. doğum günü partisiydi. Türk futbolunun o asırlık çınarının dört efsanesi karşımdaydı. Onlar ki ulusal Kurtuluş Savaşı'nda elde silah savaştıktan sonra bu kez milli takım formasını giyerek bir ülkenin varlığını tüm dünyaya duyurmuşlardı. Onlar bir ilkti. Açılan ilk yoldan binlerce insan yürüyüp bugüne gelmişti. O ilk milli maçın kahramanlarına sevgiyi de aşan, saygıda ise sınır tanımayan bakışlarımla sordum: "O gün neler oldu?" Kaptan Nedim Bey, dudakları titreyerek yanındakine: "Bedri Bey sen anlat!" dedi. O da gülümseyerek yanındakine döndü: "Alaattin Bey sen anlat!" dedi. O da gülümseyerek, hep gülümseyen arkadaşına şunu: "Cafer Bey sen anlat!" dedi. Bir an sanki bir ışık yandı. Bu dört oyuncuyla birlikte 50 yıl geriye gittik. Hepsi birden anlatmaya başladı. Coşku, gurur ve mutlulukla... Elbette aralarında olmayan takım arkadaşlarını sevgi ile anarak... Ben de o tarihi yaşayanlara tanıklık ederek, anlatılanları aktarıyorum: "Günlerdir gazete haberlerinden takip ediyorduk. Gerçekleşince müthiş heyecanlandık. Sonra ulusal takıma davet edilen oyuncuların ismi açıklandı. Bu bile müthiş heyecandı. O gün geldi, çattı. Taksim'de etrafı (Bugün Gezi Parkı olan yer) tahta perde ile çevrili stada geldik. Soyunma odasında toplandık. Formalarımız geldi. Beyaz çorap, beyaz şort, beyaz fanila... Dışarıda inanılmaz bir uğultu vardı. Halk bizi görmek istiyordu. Biz ise sabırsızdık. O anda kapıdan içeri bir yetkili girdi, 'Bu bayrakları size Atatürk yolladı. Onları formanızın üzerine dikin ve sahaya öyle çıkın!' dedi. Bu motivasyondu. Bundan daha büyük bir moral olamazdı. Hepimiz birbirimize baktık. Yetkili sözlerini şöyle sürdürdü; 'Bu maç, bir anlamda bir ulusun öteki ulusa karşı savaşıdır. Eğer ölürseniz, üzerinizdeki bu beyaz kıyafet sizin kefeniniz olacak. Bu bayrak da sizin bu ülke uğruna şehit olduğunuzu gösteren bir belgedir.' " Dört efsane oyuncudan takım kaptanı ve kalecisi Nedim Bey, (Soyadı kanunu çıkınca Atatürk, ona 'Kaleci' soyadını vermiş) duygulu konuşmasına şunları da ekledi: "Maç saati gelmişti, hakem de maçı başlatmak istiyordu. Tribündeki kadınları soyunma odasına çağırdık. İsmini bile bilmediğimiz o kadınlar, o gün beyaz fanilalarımızın üzerine o Türk bayraklarını diktiler." Maçın hikâyesi ise daha başka...

ÖLÜMÜNE OYNADILAR!
Hani "Ölümüne oynamak," denir ya, işte öyle bir şey... Daha dün cephede savaşan bu gençler, bugün sahadalar ya... Futbolu da öyle oynuyorlarmış. Nasıl mı? Bakın Bedri Bey (Gürsoy) o günü nasıl anlattı: "Maçın başında bir tekme yedim. Yere düştüm. Canım öyle yandı ki yatıp kalkamadım. Çünkü çok ayıp bir şeydi. Ayağımı tutarak oynamaya başladım. Sonrası tam bir felaket. Sahada seke seke oynuyordum. Maç bitti, ben de düşüp bayıldım!" Takım arkadaşları gülerek anlattı: "Meğer bizim Bedri'nin ayağı kırılmış. O da 'Ayıp olur,' diyerek, seke seke oynadı. Ama iyi de oldu. Halk Bedri'yi öyle sevdi ki o maçtan sonra adını 'Ceylan Bedri' koydu." Türk futbolunun o unutulmaz efsane oyuncusu Gündüz Kılıç'tan dinlediğim bir başka anı da şöyle: "Babam Kılıç Ali, Atatürk'ün en yakın silah arkadaşıydı, sırdaşıydı. Bu nedenle Atatürk nerede, biz de oradaydık. Bir gün milli takım Florya'da antrenman yapıyordu. Ben de o takımda oynuyordum. Ama babam benim futbol oynamamı pek istemezdi. O gün Atatürk, Florya'dan yürüyüşe çıkmış. Ormanın içindeki sahada antrenman yapışımızı izlemiş. Sonra beni yanına çağırdı, 'Anlat bakalım şu futbolu,' dedi. Ben de anlattım. Atatürk yanağımı okşarken, onun yanındaki babamın ilk kez gözlerinin parladığını gördüm. Sonra bir dal parçası ile toprağa çizdiğim oyun planını gösterip, 'Bak İsmet,' dedi, 'Gündüz'ün anlattığı bu futbol, bizim savaşta yaptığımızla aynı. Bu futbol, demek ki savaş gibi bir şey!" Futbol bir savaştır! Formalar da üniforma! Yalnız şunu hatırlatayım istiyorum: O kadınlarımızın soyunma odasında çantalarından çıkardıkları iğne iplikle Atatürk'ün gönderdiği bayrakları fanilalara dikerek yarattıkları o kutsal formanın dizaynı son 10 yılda değişti. Neymiş efendim, sponsorlar böyle istiyormuş! Batsın o sponsorlar... Ben büyük hikâyesi olan o kutsal formayı geri istiyorum!