Hassas konuları istismar, güzel bir davranış değil.
Meselâ Deniz Baykal, CHP Grup toplantısında,
20 Eylül 2003 tarihli Dubai anlaşmasını gene hatırlattı. "
O tarihte, para karşılığı Kuzey Irak'a girmeyeceğinizi taahhüt ediyordunuz" dedi. Oysa, Babacan ile anlaşmayı imzalayan ABD Hazine Bakanı John Snow,
kredinin Irak operasyonunun kötü etkilerini kaldırmayı amaçladığını, asker gönderip göndermemekle bir ilgisi olmadığını açıklamıştı. AK Parti'nin, "
bu anlaşma Irak'a asker gönderilmesinin önünde bir engel teşkil etmiyor" diye düşündüğü, Babacan'ın anlaşmayı imzalamasından hemen sonra,
6 Ekim 2003'te, Irak'a Türk askerini gönderme tezkeresinin Meclis'ten geçirilmesinden de belli.
Buna mukabil Tayyip Erdoğan'ın da DTP'ye hitaben "
Önce PKK'ya terör örgütü de, sonra sınır ötesi harekâta karşı çıkabilirsin" diye konuşması da yanlış. Kürt kökenli vatandaşlarımızın duyduğu endişeleri Parlamento'ya yansıtan Ahmet Türk, başbakandan konuşma vizesi almak zorunda mı?
Erdoğan ve yandaşları da zaman zaman, "
sınava" tabi tutuluyor: "
Laik misin? Atatürkçü müsün?" sorularına muhatap oluyorlar.
Ben şahsen DTP'lilerin pek çoğunun, PKK'nın terör eylemlerini onaylamadığını düşünüyorum. Belki şartları, bunu itiraf etmeyi zorlaştırıyor.
Halkın temsilcileri, her şeyin
siyah-beyaz olmadığını idrak ederek, birbirlerini suçlayacaklarına, güvenmeye ve inanmaya çalışmalı.
Yayın tarihi: 18 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/18//haber,A8B04D93D69B4B549C0D4EBC9A034FE9.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.