kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN

Talimatla faiz indirimi, ilanla indirime döndü

Bir süredir yapılan "faizi indir" kampanyalarını görünce, "Acaba Merkez Bankası ne yapacak" diye meraklanmıştım. Daha doğrusu merakım "indirim kaç puan olacak" noktasında odaklanmıştı.
Merkez Bankası'nın kamuoyunda yürütülen faiz baskısına direnemeyeceğini tahmin ediyordum. Bir diğer tahminim ise orta yol bulacağı ve indirimi yapsa da sınırlı tutacağıydı. Bunları tahmin etmek için uzman olmaya gerek yok. Çünkü Merkez Bankası yönetimimiz baskılar karşısında isteneni yapmaya meyilli bir görünüm sergiliyor. Yine aynı sonuç ile karşılaştık.
Böylece bağımsız Merkez Bankası'nda yeni bir dönem de başlamış oldu. "Talimat ile indirim yapılıyor" şeklindeki eleştiriler karşısında artık "İlan ile indirim yapılıyor" şeklinde değişecek herhalde. Buradaki eleştirim kesinlikle yapılan faiz indirimine değil. Eğer ki makroekonomik kriterler ve datalar bugün faiz indirimini gerekli kılıyorsa söyleyecek birşey yok. Sadece Türkiye değil dünya ekonomisindeki hava ve beklentiler bu indirime uygunsa yine eleştiri yapmak haksız. Benim eleştirim, sözde ihracatçıları koruyan ve kendi egosunu tatmin etmeye çalışan birilerinin önderliğinde şova dönüşen kampanya düzenleyenler ile buna fırsat veren sözde bağımsız Merkez Bankası'nın aciz içinde verdikleri görüntüye ve oluşturulan resime. Birileri ilan verip istedi diye yapılan faiz indirimi isabetsiz ise, daha sonraları sebep olabileceği negatif faturanın bedelini kim ödeyecek? Sonuçta Merkez Bankası, kimsenin elinde olmayan bilgi ve dataya sahip. Gelişmeleri herkesten daha yakından takip olanağı da yine Merkez Bankası'nda. Faiz indirimi yaptığına göre demek ki seçim sonrasında oluşan bütçe ile ilgili yapılan eleştirilere katılmıyor. Yani harcamaların arttığı ve bütçenin istenen sonuçları bu yıl için vermeyebileceği şeklindeki görüşler demek ki Merkez Bankası tarafından onaylanmıyor. Ya da Faiz Dışı Fazla (FDF) oranını tutturabilmek için yapılması düşünülen ayarlamalar (zam) ya da bizzat FDF'nin indirilmesi çalışmaları da yine Merkez Bankası'nın indirimi kararıyla ilgili görünmüyor. Tüm bunları açıklamak Merkez Bankası'na düşüyor. Sonuçta yatırımcıların güveni de en az faiz oranları kadar önemli bir konudur. Bir kez bozulduğunda tamiri çok çok pahalıya mal olur ve halka faturası çok ağır biçimde yansır.
Merkez Bankası, ekonomik göstergeler ve ileriye dönük öngörülere göre faiz cephesinde gerekli düzenlemeyi yapar. Daha bir ay öncesinde piyasada çok daha olumlu hava varken indirime gitmeyen Merkez Bankası'nın, bugün iç ve dış gelişmelere paralel olarak ekonomide yaşanması muhtemel olayları görmezlikten gelmesi ve makroekonomik göstergelere bakmak yerine gazetelere verilen ilanlara bakarak faiz indirimine gitmesi düşündürücüdür. Keşke bu indirimi birkaç ey evvel bugünkü koşullardan çok daha iyi ortamda bu indirimi yapsaydı da baskı altında faiz indirimi kararına imza atmasaydı. Merkez Bankası bu kararı ile gelecekte her istendiğinde ya da baskı kurulduğunda faiz indirimi olabileceği görüntüsü vermiştir. Önümüzdeki süreçte iç ve dış yatırımcılar da 'faizi arttırın' diye böyle bir baskıya kalkışırsa Merkez Bankası buna da mı boyun eğecek? Böyle bir baskıcı uygulamadan en büyük zararı Merkez Bankası'nın kendisi görecektir.