Neredeyse bir aydır "İşsiz öğretmenler", tüm köşe yazarları gibi bizi de e-mail bombardımanına tutuyor. Kimi gün Türk dili ve edebiyatı öğretmenlerinin sesi gür çıkıyor: "17 bini aşkın işsiz mezunuz. Lise sayısı artıyor ama öğretmen atama kadrosu azalıyor. 2003'te Türk dili ve edebiyatı dersleri için 1.099 öğretmen atanırken, 2006'da bu sayı 34'e düştü. Kamuoyu tepkisi ve liselerin 4 yıla çıkmasının etkisiyle hükümet geçen ay 400 atama yapmak zorunda kaldı. Bu bile okul sayısının, dolayısıyla öğretmen ihtiyacının daha az olduğu 2003'teki atamaların yarısını bulmuyor."
Kimi gün Fransızca ve Almanca öğretmenlerinin çığlığı vicdanımızı sızlatıyor: "Onlarca üniversitede İngilizce dışında birçok yabancı dil öğretmenliği eğitimi veriliyor. Her yıl yüzlerce genç bu bölümlere girerken, yüzlercesi de mezun oluyor. Ancak bakanlık İngilizce dışındaki yabancı dil öğretmenlerine ihtiyaç olmadığını söylüyor."
Bazen tüm branş öğretmenlerinin ağıtı yükseliyor: "İşsiz lise branş öğretmeni sayısı resmi verilere göre 100 bini geçti. Ama her atama döneminde lise branşlarına ayrılan kadrolar 15, 20, 30 gibi komik sayılarda kalıyor. Sürekli yeni liseler açtıklarını söyleyen Milli Eğitim Bakanı'na soruyoruz; peki bu yeni liselerde hiç öğretmen açığı oluşmuyor mu?"
Cevabını da veriyorlar: "Kadro açığı ücretli öğretmenlik uygulamasıyla kapatılmaya çalışılıyor. Eğitim camiasında '
Ücretli kölelik' diye anılan bu sisteme göre, il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri ihtiyaç bulunan branşlarda ücretli öğretmen görevlendiriyor. Onları ders başına 5 lira ödeyerek, ayda 300 liraya çalıştırıyor. Böylece kadrolu atayıp 930 lira maaş vermekten kurtuluyor." Bir gün okul öncesi öğretmenliği mezunları seslerini duyurmaya çalışıyorlar, ertesi gün matematik öğretmenleri kuyruğa giriyorlar.
Değersiz diploma fabrikası Sorun şu: Halen Türkiye'de 200 bini aşkın işsiz öğretmen var. 200 bin öğrencisiz öğretmen. 200 bin susuz çiçek. AK Parti iktidara geldiğinde bu sayı 60 bin kadardı. Önlem alınmazsa her yıl en az 50 bin artışla 10-15 yıl sonra işsiz öğretmenler ordusu 1 milyon kişiye ulaşacak. Bakanlık ihtiyaç duyduğu öğretmenleri Kamu Personel Sınavı (KPS) ile alıyor. Bu yıl 205 bin işsiz öğretmen sınava girdi, 19 bin kadarı kazandı. 10 yıl sonra 1 milyonu aşkın öğretmenle sınav yapılacak, KPS yeni bir ÖSS trajedisine dönüşecek.
Bir başka sorun şu: 67 üniversitede görevi öğretmen yetiştirmek olan eğitim fakültesi bulunuyor. Bu fakültelere yüksek kontenjanlar veriliyor.
Üçüncü sorun şu: Kontenjanların bakanlık ve YÖK koordinasyonuyla belirlenmesi gerekiyor. Ancak iki kurum savaş halinde. Bakanlık kopukluğun sorumluluğunu YÖK'e yüklüyor, kurumu "İktidara karşı sistemli muhalefet yapmak"la suçluyor. YÖK ise sessizliğini koruyor ama yaraya neşter atılmadığı için eğitim fakülteleri diplomalı işsizler yetiştirmeye devam ediyor.
Son dönemde ciddi biçimde örgütlenen işsiz öğretmenlerle eğitimcilerin sendikaları, sorunun tek çözümü olduğunu savunuyorlar: Eğitim fakültelerine ihtiyaç kadar öğrenci almak, yani kontenjanları iyice budamak. Bir de örnek gösteriyorlar: Mezunları açıkta kalmayan Polis Meslek Yüksekokulları.
Bakanlık yetkilileri, yeni Anayasa ile YÖK sorununun aşılmasından sonra bu çözümü hayata geçireceklerini söyleyip, "Sabır" tavsiye ediyorlar.
Gelin de o sabrı 30 yaşında hâlâ anne-baba eline bakan 200 bin işsiz öğretmenden bekleyin. Hepsi de barut fıçısı gibi. Patlamaya hazır.
Yayın tarihi: 4 Eylül 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/04//haber,B2D3B05ABC0D48FD9C011F8D84C7023C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.